Meslek, belli bir eğitim ile kazanılan sistemli bilgi ve becerilere dayalı, insanlara yararlı mal üretmek, hizmet vermek ve karşılığında para kazanmak için yapılan, kuralları belirlenmiş iş olarak tanımlanmıştır (1). Meslek olarak tanımlanmış işi yapan kişiye profesyonel, erbap veya meslek uzmanı denilmektedir (2). Meslek uzmanı; görevini yaparken başarıyla tamamladığı eğitim aşamasında edindiği bilgiye dayanarak karar veren ve eylemde bulunan, kendisinden hizmet alanların da bu karara güvendikleri kişidir (3). Abraham Flexner’e göre mesleki uzmanlık; çoğunluğu zihinsel işlerin bireysel sorumlulukla gerçekleştiği, temel bilgilerin araştırmalarla yenilendiği ve geliştirildiği, teorik ve pratik unsurlar içeren, eğitiminin uzmanlık gerektirdiği, meslektaşların güçlü bir örgütlenme bilincinde olduğu, mesleki örgüte ve topluma karşı özgeci tutum gerektiren bir yapıdır (4). Richard Hall’a göre mesleki uzmanlık; meslek standartlarında kalabilme bilincini, mesleğinin toplum için önemli ve gerekli olduğu bilincini, meslek sevgisini, mesleğin meslektaşlar tarafından özdenetime tutulabileceği inancını ve özerk çalışma isteğini gerektirmektedir (5). Ernest Greenwood’a göre mesleki uzmanlık, teorik bir sistemi, bir hakkı, toplumsal kabulü, etik kodları ve mesleki kültürü gerektiren niteliksel bir tanımdır (6). Cyril Houle’ye göre mesleki uzmanlık; örgün eğitimi, akreditasyonu, alt kültür oluşumunu, kanunlara uygunluğu, kamuoyu tarafından kabulü, etik davranmayı, örgütsel disiplin kontrolünü, meslektaş ve hizmet alanlarla ilişki içinde olmayı talep eder (7). Ülkelere göre farklılıklar göstermek ve sayıları çoğaltılabilmekle birlikte meslekleredEn örnekler; avukatlık, danışmanlık, din adamlığı, diş tabipliği, eczacılık, eğiticilik, emlakçılık, gazetecilik, hâkimlik, hemşirelik, mimarlık, muhasebecilik, mutemetlik, mühendislik, müşavirlik, pilotluk, psikologluk, savcılık, sigortacılık, tabiplik, yayımcılık olarak sıralanabilir.
Cerrahi, bir yönüyle tedavi sürecinin en yüz güldürücü sonuçlarının elde edilmesini sağlarken, bir yönüyle de hatalı tıbbi faaliyetlerin sıklıkla tartışıldığı bir alandır. Hukuki süreçler çoklukla özel hukuk bağlamında tazminat talebine yönelirken, ölümle sonuçlanan olgularda ilgili hukuk kamu hukuku olmaktadır. Tabibin hastasının ölümüyle sonuçlanan bir tıbbi faaliyeti ya da uygulaması (9) sonrasındaki üzüntüsü, başlatılan kamu hukuku yargılama süreci sonucunda aleyhte hüküm verilmiş olsun olmasın, saygın ve suçsuz bir tabip için daha da artmaktadır.
Bir tabip ve hasta iletişimi gerçekleştiği ilk andan itibaren, tıbben öznel bir yaklaşım, özel hukuk anlamında bir sözleşme ve kamu hukuku kapsamında tabibin tipik hareket veya hareketlerinden kaynaklanabilecek bir kusur sorumluluğu olasılığı başlamış olur. Gerek tıbbi gerek hukuki ölçütler her ne kadar evrensel temelli olsa da uygulamalar genelde yerel kurallarca şekillenmektedir. Yerel tıp sanatının evrensel tıbbın gelişme hızına ulaşabilirliği, yerel hukuk normlarının evrensel normlara ulaşabilirliğinden çok daha çabuktur. Tıbbi ve hukuki değişim hızı ivmelerinden kaynaklanan bu fark, tıp ve hukuk dallarının aynı frekansta iletişim kurmasını zorlaştırmakta, tanı ve tedavi sürecine yönelik hukuki çekişmelerde, hasta ile tabip arasında zaten kopmuş olan iletişimi hakkaniyet ölçütünde kurması beklenen hukuk insanlarının işlerini daha da zorlaştırmaktadır.
Tabip, hastasının yararına olduğuna inandığı bir tıbbi yaklaşım sergilediği zaman, onu tedavi etmeyi veya hayatını kurtarmayı amaçladığından, olumsuzluklarda sorumluluk kaynağı olarak kendisini görmemektedir. Oysa hukuk; ortada bir hareket, bir zarar ve bu iki unsur arasında bir bağ olduğu zaman bunu haksız fiil veya sözleşmeye aykırılık ya da suç açısından değerlendirmek, hatta tanımlamak, zorundadır. Yaşam hakkı kavramı insana dair en evrensel değerdir. Değer, esasen, bir yanıyla görevi yaşatmak olan tıp sanatını, bir yanıyla da görevi hakkaniyet kurmak olan hukuk dalını görevli kılmaktadır.
Tıp sanatında bazı uzmanlık alanlarının daha riskli olduğu bilinmekte, en azından öyle olduğu düşünülmektedir. Tabiplerin sorumluluklarına yönelik uzmanlık alanı temelli yapılan bazı araştırmalarla hem riskli uzmanlık dallarının belirlenmesine hem de hatalı tıbbi uygulamadan kaynaklanan davaların temellerinin saptanmasına çalışılmıştır. Yüksek riskli uzmanlık dallarında çekinik tıp uygulamalarına yönelik yapılan bir çalışmada tabipler; acil tıp, genel cerrahi, kadın hastalıkları ve doğum, ortopedi ve radyoloji uzmanlık dallarını riskli olarak gördüklerini ifade etmişlerdir (10). Hatalı tıbbi uygulama sigorta primlerini temel alan bir diğer çalışmada kadın hastalıkları ve doğum, genel cerrahi, anesteziyoloji, acil tıp ve radyoloji uzmanlık dalları yüksek riskli bölümler olarak tanımlanmıştır (11). Uzmanlık dalının risk grubu ile hatalı tıbbi uygulamanın ilişkilendirildiği bir çalışmada, yüksek riskli kabul edilen uzmanlık dallarında hatalı tıbbi uygulamanın çoklukla bir tıbbi uygulamanın yetersiz veya yanlış uygulanmasından, düşük riskli uzmanlık dallarında ise çoklukla tanı hatasından ortaya çıktığı saptanmıştır (12).
Komplikasyon, Latince “complicare” eyleminden türeyerek, Fransa’da on beşinci yüzyıldan sonra, “complication” adı olarak kullanılmıştır. Complicare birlikte anlamı taşıyan -com önekine, karışmak anlamındaki plicare eyleminin eklenmesi ile oluşmuştur (13), Ad, Türk Dil Kurumu sözlüğünde karşılığını “karmaşıklık” olarak bulur (14). Bir başka sözlükte ise komplikasyon adı, çözülmesi zor hâle gelen karışık bir durum olarak tanımlanır. Aynı Eser’de komplikasyon, bir hastalık esnasında beklenmeyen bir durumun veya başka bir hastalığın ortaya çıkması olarak ise terim anlamını alır (15). Sözcük, kadim Türkçede “karmaşmak” eylemi olarak yer bulmuş ve Divanü Lûgat-it-Türk Sözlüğü’nde “yağmada birbiriyle yarışmak” olarak tanımlanmıştır (16). Eylem hâliyle karmaşmak; birbirine karışmak, iç içe geçmek, girifit olmak anlamındadır (17).
Bilim tarihçisi Chapman’a göre her faaliyetin unsuru olabilen komplikasyon, normal dışı olan ve asıl konunun dışında bilinmeyen faktörlerden ortaya çıkan bir durumdur (18). Polat, komplikasyonu, tıp biliminin ulaştığı bilimsel ve teknik düzey, faaliyetin gerçekleştiği ortam koşulları ve tabibin eğitim düzeyi ölçütleri temelinde değerlendirmiştir. Polat’a göre komplikasyon, eş koşullarda ve eş yetkinlik düzeyinde bir tabibin göstermesi gereken özen gösterildiği hâlde ya da uygun bakım standartlarına karşın ortaya çıkan, öngörülebilen ve istenmeyen sonuçtur. Polat'ın komplikasyon tanımı özünde durağan bir tanımdan öte, tabibin bilgisi ve ortam koşullarındaki değişimlerden olumlu yönde etkilenmesi beklenen ve güncelleme gerektiren bir durumu ifade eder. Burada, öngörülebilirlik kavramı ile işaret edilen komplikasyon tanımının, hastanın bilgilendirilmiş olması ve uygun bakım standartının sağlanmış olması şartları ile, hukuken izin verilen risk kavramının eşdeğer ifadesi olduğu önemle vurgulanmalıdır. Bu vurgulama özellikle öngörebilme unsurunun önem arz ettiği kamu hukukunda lafzi olarak daha da önem kazanmaktadır (19). Cerrahide komplikasyonlar irdelendiğinde değişen cerrahi yöntemler ile bazı komplikasyonların ortadan kalktığı, o zamana kadar tıp biliminde tanımlanmamış bazı komplikasyonların ise gündeme geldiği görülür ki bu da tanımdaki tıp biliminin ulaştığı bilimsel ve teknik düzey ifadesini karşılar niteliktedir. Veen, komplikasyonu, hastalığın bir sonucu olan veya tedavisi sürecinde istenmeyen her türlü gelişme olarak tanımlamıştır (20). Özkara, komplikasyonu, hastalık sürecinde oluşan ikinci bir hastalık veya var olan hastalığa eklenen diğer bir hastalık ya da bozukluk olarak tanımlarken, tıbbi uygulama temelli komplikasyonlar yanında hastalığın oluşturduğu komplikasyonlara da dikkat çekmiştir (21).
Ülkemizde hukuk insanlarının komplikasyon tanımları genelde, bilgi ve beceri eksikliğinden kaynaklanmama ve izin verilen risk temelinde yapılmıştır (22). Gökcan'a göre komplikasyon, tıp bilimi ve mesleğinin verilerine uygun davranılmasına ve ortaya çıkmaması için gereken önlemlerin alınmasına karşın tıbben benzer faaliyetlerde meydana gelme olasılığı kabul edilen risklerdir (23). Akyıldız’a göre komplikasyon, tıbbi standarta uygun bir faaliyette ortaya çıkabileceği tıp çevreleri tarafından kabul edilen ve her türlü tedbire karşın kaçınılmaz olarak meydana gelen zararlardır (24). Yaycı'ya göre komplikasyon, hiçbir şekilde öngörülmeyen, öngörülebilse de önlemi olmayan veya göze alınmış durumlar ile öngörülebilir ve önlemi alınmış olsa da ortaya çıkan istenmeyen durumlardır (25). Hakeri’ye göre tıbbi faaliyet sonucu ortaya çıkan istenmeyen durum, tıp biliminde komplikasyon olarak tanımlanmış ve komplikasyonun içinde geliştiği tıbbi faaliyet tıbbın kabul ettiği risk ve sapmalar çerçevesinde ortaya çıkmışsa, bu durum tabibe sorumluluk yüklemeyen komplikasyondur. Yazar’a göre öngörülebilir bir sonucun olmadığı hâllerde taksir sorumluluğundan da söz edilemeyeceğinden, böyle bir durumda tabibe yüklenebilecek bir kast kusuru da bulunmuyorsa bu durumun tıp dilindeki tanımı komplikasyondur (26). Ünver'e göre komplikasyon, taksirin getirdiği kaçınılmaz ve öngörülmez hâlleri ifade ederken, tanım izin verilen risk ölçütünde değerlendirilmiştir (27). Bayraktar ise izin verilen risk kavramını, tıp biliminin karmaşık bir yapı olan insan üzerinde uygulanması, cerrahi uygulamaların tehlikeli olması ve kavramın yokluğunun tıbbi uygulama ve gelişmeyi engelleyeceği temeli ile savunmuştur (28). Rampersaud’a göre ise komplikasyonun güncel olarak kesin ve tutarlı bir tanımı yoktur (29).
Kanaatımızca komplikasyon sözcüğünün temel anlamının yanında, tıbbi ve hukuki terim anlamları da kavramsal bir bütünlüğe kavuşturulmalıdır. Bize göre komplikasyon: Tıp sanatı içinde sık ya da seyrek yaşanmasından bağımsız, daha önce tıbben tanımlanmış, var olan hastalığın ya da hukuka uygun tıbbi müdahalenin sonucu olarak gelişen ve kanıta dayalı tıp ilkeleri temelinde kabul edilmiş bir sağaltımı olan yeni bir hastalık ya da tıbbi süreçtir.
HATALI TIBBİ FAALİYET/UYGULAMA
Doğru sıfatı Türkçede bir eylemi nitelerken; akla, mantığa, duruma, ahlak veya kanunlara uygunluğu işaret eder (30). Yanılmak Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlük’ünde; tanımayarak, niteliğini iyi anlamayarak aldanmak ve sonucunu düşünmeden veya bilmeden uygunsuz bir davranışta bulunmak şeklinde tanımlanmıştır (31). Yanılmak eylemi, kadim Türkçede yana kaymak, yana sapmak, eğilmek, ayrılmak anlamında kullanılan yangılmak eyleminden dönüşmüştür (32). Yanlış sıfatı, yanılış eylem adının kalıplaşmasından ses düşmesiyle oluşmuştur ve doğru olmayan, hatalı anlamına gelmektedir (33). Dilsel norma göre yanlış veya hatalı faaliyet; akla, mantığa, duruma, ahlaka, bilgiye veya kanunlara uygunsuzluk olarak tanımlanabilir (34).
Rasmussen, doğru veya hatalı insan performansını, bilişsel kontrol düzeyinde; bilgi tabanlı, kural tabanlı ve yetenek tabanlı olarak modellemiştir (35). Bilgi tabanlı davranış genellikle yeni oluşan durumlara karşı geliştirilen ve eylemlerin bilgi birikimi temelli bilinçli analitik süreçlerle planlanarak uygulandığı durumlardır. Kural tabanlı davranış, bilindik sorunların bilinen kurallarla yönlendirildiği durumlardır. Yetenek ya da beceri temelli davranışlar ise edinilmiş, öğrenilmiş bilgi ve kuralların uygulandığı ve tecrübeyle ulaşılabilen performans düzeyidir (36).
Sosyolojik anlamda hata, yapılan bir eylem veya verilen bir kararın istenmeyen bir sonuca neden olması durumudur. Reason’a göre hatalı insan davranışı, bireysel ve teknik faktörleri içeren iki ayrık kümenin, organizasyonel unsurlar altındaki birleşim veya kesişimlerinden oluşan bir şemadır. Bireysel davranış faktörleri kümesi, eylemin uygulayıcısının insani hatalarını kapsayan kümedir. Teknik faktörler kümesi ise sistem, alt sistem veya sistem parçalarında ortaya çıkan bozulmaları kapsayan kümedir. Organizasyonel faktörler kümesi iletişim, performans ve kontrol aşamalarını içermekte ve her hâliyle bireysel ve teknolojik faktörler kümelerini kapsayan durumdur (37). Reason, Rasmussen’in kavramsal çerçevesi temelinde, insan hatalı davranışını; karar aşamasındaki kural veya bilgi temelli hatalar, eylem aşamasında ise yetenek ya da beceri temelli hatalar olarak değerlendirmiştir. Reason beceri temelli hataları, yeterli olan planın hafıza veya dikkat sorunları gibi nedenlerle başarıyla sonuçlanmaması olarak tanımlamıştır. Reason modelinde, kural ve bilgi temelli hatalar ise yetersiz plandan kaynaklanmaktadır. Kural temelli hatalar, doğru kuralların uygulanmaması veya yanlış kuralların uygulanması başka bir deyişle ihlaller olarak tanımlanmıştır. Bilgi temelli hatalar ise doğru kuralın bilgi eksikliği nedeniyle uygulanmaması durumu olarak tanımlanmıştır (38).
Norman, eylem aşamasındaki beceri hataları ile karar aşamasında kural ve bilgi eksikliğinden kaynaklanan hataların farklılıklarını irdelediği çalışmasında, beceri hatalarını doğru kararla ve doğru amaçla planlanan eylemin, yanlış hareket nedeniyle hatalı sonuçlanması olarak tanımlamıştır. Beceri hatasından kaynaklanan duruma örnek olarak bir reaktörün doldurulması gerektiğini bilen bir işçinin eylemini değerlendirmiştir. Doğru reaktör yerine hemen yakındaki bir diğer reaktörü dolduran işçinin durumunu, ister reaktör etiketi yanlış tanımlanmış olsun ister işçi doğru reaktörün yerini karıştırmış olsun, eylem aşamasında beceri hatası olarak tanımlamıştır. Norman, kural ve bilgi hatalarını yanlış karar veya yanlış amaçla planlanan eylemin hatalı sonuçlanması olarak tanımlamıştır. Reaktör örneğindeki işçinin, endotermik olduğunu düşündüğü bir reaktöre ısı uygulamasını, ister kimya bilgisi eksikliğinden ister reaktörün türünü saptayamamasından kaynaklansın, kural ve bilgi hatası olarak tanımlanmıştır (39).
Hollnagel, hatayı genotipik ve fenotipik olarak tanımlamıştır. Genotipik anlamda hata, hatanın ortaya çıkış nedenini inceler. Genotip anlamda hata; insandan kaynaklanan, sistemden kaynaklanan ve çevreden kaynaklanan hatalar olmak üzere üç ana bölümde incelenir. İnsan kaynaklı hatalar; gözlem hataları, planlama hataları, yorumlama hataları olarak değerlendirilir. Sistem hataları; bileşen kaynaklı, işlev kaynaklı, kalıcı veya geçici arabirim kaynaklı olarak incelenir. Çevresel kaynaklı hatalar ise iletişim, organizasyon veya ortam temelli olarak değerlendirilir (40). Fenotipik hata ise hatanın izlenebilen sonucudur. Fenotipik anlamda hata, icrai faaliyetin yanlış zamanda, yanlış şekilde, yanlış yerde veya yanlış nesne üzerinde yapılmasını tanımlar (41).
Kanaatımızca sosyolojik anlamda hata, bir tıbbi faaliyet açısından yorumlandığında, hedeflenen sonuçtaki bilişsel duruma ve süreçteki ortaya çıkış zamanına göre gruplandırılabilinir. Bilişsel düzeyde hatalar, doğru uygulamayı yapmamak anlamında ihmalden veya uygulamayı yanlış yapmak anlamında kusurlu hareketten kaynaklanır. Hata, süreçteki ortaya çıkış zamanına göre ise karar veya eylem aşamalarında oluşabilir. Başka bir ifadeyle eylemler hatalı bir kararla planlandığı gibi uygulanabilir veya doğru kararlaştırılmış bir eylem hatalı uygulanabilir.
Mesleki uygulama hatası, bir meslek uzmanının yeterli mesleki standartlarda olmayan eylem veya davranışlarından kaynaklanan ve hizmet alanda kanıtlanabilen zarara neden olan kınanabilir kusurluluk durumdur (42). Mesleki uygulama hatasının bir başka hukuki tanımı; bir meslek uzmanının mesleğini, mesleğin ortalama basirette ve saygınlıkta bir meslektaşın her şart altında uygulaması gereken bilgi ve beceri ile uygulamaması sonucu hizmetten yararlanan kişiye bir zarar vermesi şeklindedir (43). Sosyolojik olarak mesleki hata, bir meslek uzmanının eylem veya kararının, amaçlamadığı istenmeyen bir sonuca neden olması durumudur ve mesleki uzmanlık alanına göre özellikler gösterir. Beceri temelli mesleki uygulama hataları, yeterli olan planın, hafıza veya dikkat sorunları gibi nedenlerle başarıyla sonuçlanmaması olarak tanımlamıştır (44). İnsan faktörleri mühendisliğinin çalışma alanın amacı da esasen, insan yeteneği ve sınırlarında sistemler oluşturmaktır. Mesleki uygulamalarda ve özellikle eylem aşamasında algılamadan, kavramadan ve fiziksel performanstan kaynaklanan insani sınırlamalar vardır. Eylem aşamasında etkili olan faktörler dikkat ve bellektir ki bu unsurlarda ortaya çıkan eksiklikler mesleki uygulamanın hatalı sonlanmasına neden olacaktır (45).
Tıbbi uygulama, öğretide tanımlanan; tıbbi yardım ve el atma (46), tıbbi girişim (47), teşhis tedavi fiili (48), tabiplerin mesleki faaliyetleri (49), başlıklarından hangisi ile tanımlanırsa tanımlansın, yalın olarak tabibin tedavi amacına yönelik her türlü faaliyetidir (59). Daha geniş bir değerlendirmeyle, tıp mesleğini icraya yetkili kişi yani tabip tarafından, doğrudan ya da dolaylı tedavi amacına yönelik olarak gerçekleştirilen, bir hastalığı, anormalliği ya da eksikliği önlemek, ortadan kaldırmak veya olumsuz etkilerini en aza indirmek için yapılan her türlü faaliyet bu çerçevede ele alınmaktadır (51). Çakmut, tıbbi uygulamayı normatif bir çerçevede, kişilerin bedensel, fiziksel veya psikolojik bir hastalığını, noksanlığını teşhis ve tedavi etmek veya bu mümkün olmadığı takdirde hastalığı hafifletmek ya da acılarını dindirmek veya onları böyle bir rahatsızlıktan korumak ya da nüfus planlaması amacı için, tıp mesleğini icraya kanunen yetkili kimseler tarafından, tıp bilimince genel kabul görmüş kural ve esaslara uygun olarak gerçekleştirilen en basit teşhis tedavi yöntemlerinden başlayarak en ağır cerrahi müdahalelere kadar uzanan her çeşit faaliyet olarak tanımlamıştır (52).
Hatalı tıbbi faaliyet kavramı ilk kez, 1768’de William Blackstone tarafından hazırlanan ve kişilik haklarını, medeni hakları, özel hukuk suçlarını ve kamu hukuku suçlarını irdelediği, İngiliz Hukuku Üzerine Yorumlar adlı dört ciltlik kitabında ele alınmıştır (53). Tıbbi standartlara yönelik, günümüzde bilinen anlamıyla ilk düzenleme ise Amerikan Tabipler Birliği’nin 1849’da sahte tabipler ve ilaçlar hakkında toplumun aydınlatılmasına yönelik oluşturduğu Kurul’un çalışmaları ile oluşturulmuştur (54).
Dünya Tabipler Birliği’nin 1992 yılında 44. Genel Kurulu’nda kabul ettiği ve 2005’te geçersiz kılınan bildirgesinde hatalı tıbbi uygulama veya faaliyet tanımı yapılmıştır. Tanıma göre hastada oluşan zararın doğrudan nedeni tabibin; hastanın durumunun gerektirdiği standart tedavi protokolünü uygulamadaki yetersizliği, beceri eksikliği veya hasta bakımındaki ihmali ise bu durum hatalı tıbbi uygulama veya faaliyettir (55). Türk Tabipler Birliği tabibin hatalı tıbbi faaliyetini bilgisizlik, deneyimsizlik veya ilgisizlik nedeni ile hastanın zarar görmesi olarak tanımlamaktadır (56). Türk Tabipler Birliği Hekimlik Meslek Etiği Kuralları 13. maddesinde hatalı tıbbi faaliyet (malpraktis); bilgisizlik, deneyimsizlik ya da ilgisizlik nedeni ile bir hastanın zarar görmesi olarak tanımlanmaktadır.
Lucian Leape tıbbi hatalı uygulamayı, bir çalışmasında, sağlık hizmetindeki oluşma aşamasına göre değerlendirmiştir. Çalışmasında tıbbi uygulama hatalarını önleme kaynaklı, tanı kaynaklı ve tedavi kaynaklı olarak tanımlamıştır. Önleme kaynaklı hatalar tedavi sürecinde önleyici uygulamaların yapılmaması veya tedavi sonrasında takip planlarındaki hatalar olarak yorumlanmıştır. Tanı kaynaklı hatalar, tanıda gecikme veya yanılma, gerekli tetkikleri istememe, hatalı tetkik isteme veya tetkik sonuçlarını tıp bilimi içinde değerlendirip doğru uygulamayı yapmama şeklinde tanımlanmıştır. Tedavi kaynaklı hatalar ise tedavide gecikme veya hatalı tedaviler olarak tanımlanmıştır. Leape, iletişim kaynaklı, ekipman kaynaklı ve organizasyon kaynaklı tıbbi uygulama hatalarını ise insan hatalarının dışında tutulmuştur (57).
Cerrahi her zaman risk içeren bir tıbbi uygulamadır. Yüzde yirmi üçü ölümle sonuçlanan iki yüz elli sekiz hatalı cerrahi faaliyetin irdelendiği bir çalışmada, olguların yüzde yirmi dokuzunda gastrointestinal sistem ameliyatları öne çıkmıştır. Hatalı tıbbi faaliyet saptanan olguların yüzde yirmi dördü omurilik ve ortopedik cerrahi, yüzde dokuzu kardiotorasik cerrahi, yüzde yedisi ise histerektomi ameliyatları olarak saptanmıştır. Hatanın zamanlamasına yönelik; ameliyat öncesi, ameliyat esnasında ve ameliyat sonrasında ortaya çıkan sonuca göre değerlendirmede, hataların yüzde yetmiş beşinin ameliyat esnasında ortaya çıktığı saptanmıştır. Hatalı tıbbi faaliyet sorumluluk açısından değerlendirildiğinde, olguların üçte birinden tek tabip sorumlu tutulurken, diğer üçte birlik kısımda iki veya üç ve daha fazla tabip birlikte sorumlu tutulmuştur. Olguların yarısında asistanların, yaklaşık beşte birlik bölümünde de hemşirelerin hataya etkileri olduğu saptanmıştır (58).
Yapılan araştırmalarda hatalı tıbbi uygulama; cerrahi tecrübesizlik, aşırı iş yükü, yorgunluk gibi kişisel faktörlerin yanında yetersiz teknolojik altyapı, yetersiz sağlık sunucusu organizasyonu ve çalışanlar arasında iletişim eksiklikleri gibi çok faktörlü nedenlere bağlanmıştır (59). Kimi ameliyat yöntemlerinin belli merkezlerde yeter sayıda uygulanmaması (60), asistanların süpervizyon eksikliği gibi nedenlerin de cerrahi kötü sonuçlara olumsuz yönde katkısı olduğu belirtilmiştir (61). Bir süpervizyon örneği olarak laparoskopik cerrahi bilgisayar oyunlarına yakın bir beceri gerektirmekte ve eğitim mutlaka onaylanmış maket ve modeller üstünde başlamalıdır. Laparoskopik cerrahi, her cerrahta olması gereken el becerisi ve teorik bilgi yanında, iki boyutlu bir ekranda derinlik algılayabilme, yöngüdüm becerisi, göz-el koordinasyonu gerektirmektedir (62).
SONUÇ
Sorumluluk sözcüğü temel anlamı ile kişinin iş ve davranışlardan hesap sorulabilmesi anlamını taşırken bir yönüyle de bir hukuki terimdir (63). Hukuki terim olarak sorumluluk, uyulması gereken bir kurala aykırı davranışın; hesabını verme, tazminatla yükümlü tutulma veya işlenmiş olan bir suçun gerektirdiği cezayı çekme şeklinde tanımlanır (64). Sorumluluk bu tanımıyla esasen kavramın disiplin hukuku, özel hukuk ve ceza hukuku işlevine de göndermede bulunmuş olur. Sorumluluğun yerine getirilmemesi ise hukuki karşılığını yaptırımda bulur (65). Kanaatımızca sorumluluk, bir yanıyla davranışsal bir kişilik özelliğinin vücut bulmuş hâli, bir yanıyla ise kişinin yükümlülüklerini sonuçlayan, sosyal ve mesleki ödevlere yönelmiş bir kavramdır.
Tabibin sorumluluk üstlendiği her faaliyet güncel tıp biliminin işaret ettiği dikkat ve özeni gerektirir. Yaşam ve vücut bütünlüğü haklarına yönelmiş bir kavram olan cerrahi faaliyetler tabipten, tıp bilimi standartlarına uygunluk yanında hukuki dikkat ve özen de talep eder. Cerrahi faaliyetler özelinde güncel tıp bilimi standartlarına uygunluk kavramına yönelik dikkat ve özen ölçütü, güvenli cerrahi ilkelerinin uygulanması ve iyi komplikasyon yönetimidir. Hukuka uygunluk kavramına yönelik dikkat ve özen ölçütü ise cerrahi faaliyetin, ancak yürürlükteki sağlık mevzuatına uygun olması ile sağlanabilir (66).
Amerika, Kanada ve Avrupa’dan tabiplerin katılımıyla 2002 yılında yayınlanan yeni binyılda tıp mesleği raporu, nam-ı diğer Tabiplik Fermanı hakkında olumlu ve olumsuz birçok eleştiri yapılmıştır. Rapor, sağlık hakkının öncelliği, hasta özerkliği ve sosyal adalet temelinde tabiplerin sorumluluklarını tanımlar. Raporda tanımlanan sorumluluklar, tabip ve sağlık sistemini birlikte yükümlü kılar. Tabibin bireysel sorumlulukları, mesleki yeterlilik, dürüstlük, hasta mahremiyetini koruma, güncel bilgi düzeyinde kalma ve özdenetime olan inanç olarak tanımlanır. Sağlık sistemi düzenleyicilerine yönelik yükümlülükler ise tabipler ve hastalar arasında ilişkinin geliştirilmesi, tıbbi bakım standartlarının iyileştirilmesi, adil kaynak dağıtımının sağlanması ve çıkar çatışmalarının ortadan kaldırılması olarak tanımlanır (67).
Tabipler hastalarının tanı ve tedavi sürecinde karar verirken mevcut en iyi kanıtları, kendi klinik deneyimlerini ve hastanın değerler ve beklentilerini dikkatli, özenli ve akıllıca kullanılmalı ve bu yaklaşımı bir yaşam boyu öğrenme süreci hâline getirmelerine “Kanıta Dayalı Tıp Uygulamaları” denir (68). Kanıta dayalı tıbbın temelini oluşturan çalışmalar Prof. Archibald Cochrane’ın (69) 1972 ve Dr. Iain Chalmers’ın (70) 1989 yıllarındaki çalışmalarında ortaya konmuştur ve ‘Kanıta Dayalı Tıp’ kavramı ilk kez Guyatt’ın (71) 1992 tarihli makalesinde yer almıştır.
Tıp Bilimi kuralları içindelik gibi tanımlayıcı bir kavram ancak ve ancak kanıta dayalı tıp uygulaması ölçütünde ifade edilebilir. Kendi klinik deneyimleriyle tabip ve kendi değer ve beklentileriyle hasta sözleşmede subjektif taraf olduklarından; tıbbi müdahale eyleminin hukuka uygunluk şartının sağlanmasının ölçütü olarak objektif ve normatif bir bağın kurulması gerekmektedir. Bu bağ tıbbi bilgi temelinde kurulur. Kanıta dayalı tıp uygulamalarında tıbbi bilgi kanıtlanmışlığı ve güvenilirliği doğrultusunda gruplanır. Klasik kitaplar ve derlemeler temelinde, kohort, vaka-kontrol ve olgu sunumlarının tabanda yer aldığı bir piramit, kanıta dayalı kılavuz protokoller ve bilgisayar destekli karar oluşturma sistemleri ile sona ermektedir (72). Kanıta dayalı kılavuz protokol temelli yaklaşımlar hem tabiplerin karar verme gücünü arttıracak hem de oluşabilecek hukuki ihtilaflarda tabibe savunma gücü sağlanacaktır. Bilgisayar destekli karar sistemlerinin uygulanması tabiplerin karar verme gücünü arttırırken, sağlık sistemi üzerindeki yükü azaltacaktır.
Komplikasyon, durumdan etkilenen hasta ve hasta yakınlarının cerrahi faaliyetten beklentileri yönünden tanımlanmaya çalışıldığında, tedavi sürecinde kendisinden kaynaklanmayan, istenmeyen veya beklenmeyen durumların nedeninin adlandırılması olarak yorumlanabilir. Hasta ve hasta yakınları açısından hatalı tıbbi faaliyet ya da uygulama tanımı da bir önceki cümleden, maalesef, farksızdır.
Doğru tanımlanmış, üzerinde fikir birliği oluşmuş “Komplikasyon” kavramının ya da teriminin, lafzi katkısından öte çok daha önemli bir işlevi vardır. Hukuk insanları, muhakkikler, bilirkişiler ve mütalaa verenler açısından, somut olayın yerli yerine oturtulabilmesi, nizada hakkaniyetin sağlanabilmesi, ancak ve ancak fikir birliği sağlanmış bir komplikasyon tanımı ile vücut bulacaktır. Çünkü, tabibin dikkat ve özeninden bağımsız iki durum vardır ki bunlardan ilki öngörülemez hâller ya da kazalar, diğeri ise öngörülebilir komplikasyonlardır. Öngörülebilir bir komplikasyonun doğru yönetilmemesi ise hatalı tıbbi faaliyet ya da uygulamadır.
KAYNAKLAR
1. TDK Güncel Türkçe Sözlük, http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts& kelime=MESLEK (Erişim Tarihi: 09 Ağustos 2015, Saat: 15.15).
2. TDK Güncel Türkçe Sözlük, http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts& arama=gts&kelime =PROFESYONEL (Erişim Tarihi: 09 Ağustos 2015, Saat: 15.15).
3. EDITORS, “Professional Negligence”, University Of Pennsylvania Law Review, Vol.121, No.3, 1973, s.631.
4. FLEXNER, Abraham, Is Social Work a Profession: Proceedings of the National Conference of Charities and Correction, The Hildmann Printing Co., Chicago, 1915, s.577; WHITE, W. Barbara, SOWERS, M. Karen, DULMUS, N. Catherine, The Profession of Social Work, Vol. 1, John Wiley & Sons Inc., New Jersey, 2008, s.82.
5. HALL, Richard H., “Professionalism and Bureaucratization”, Am Sociol Rev, Vol.63, No.1, 1968, s.93; William E. Snizek, “Hall's Professionalism Scale: An Empirical Reassessment”, American Sociological Review, Vol.137, No.2, 1972, s.109.
6. CERVONE, P. Frank, MAURO, M. Linda, “Ethics, Cultures, and Professions in the Representation of Children”, Fordham L. Rev, Vol.64, No.4, 1996, s.1975.
7. HOULE, Cyril O., Continuing Learning in the Professions, Jossey-Bass. Inc., San Francsico, 1980, s.47.
8. Hareket, Çalışma, Etkinlik şeklindeki tanım için Bkz. http://www.tdk.gov.tr (Erişim Tarihi: 10.09.2018, Saat: 21.15).
9. Kuramsal bir bilgiyi, ilkeyi, düşünceyi herhangi bir alanda hayata tatbik etme, tatbik; Bir sanat ve bilim dalının ilkelerini düşünce alanından uygulama alanına geçirip gerçekleştirme işi, kılgı, tatbik, ameliye, pratik şeklindeki tanım için Bkz. http://www.tdk.gov.tr (Erişim Tarihi: 10.09.2018, Saat: 21.15).
10. STUDDERT, David M. ve Diğerleri, “Defensive Medicine Among High-risk Specialist Physicians in A Volatile Malpractice Environment”, JAMA, Vol.293, No.21, 2005, s.2609.
11. KESSLER, P. Daniel, SAGE, M. William, BECKER, J. David, “Impact of Malpractice Reforms on The Supply of Physician Services”, JAMA, Vol.293, No.21, 2005, s.2621.
12. CARROLL, E. Aaron, BUDDENBAUM, L Jennifer, “BMC Health Services Research”, BMC Report, Vol.13, No.465, http://www.biomedcentral.com/1472-6963/13/465 (Erişim Tarihi: 03 Temmuz 2015, Saat: 09.45), s.5.
13. Online Etymological Dictionary of Modern English, http://www.etymonline.com/ index.php? term=complication (Erişim Tarihi: 22 Haziran 2015, Saat: 18.05), s.1.
14. TDK Güncel Türkçe Sözlük, http://www.tdk.gov.tr/index.php?option= com_gts&kelime=YANILMAK (Erişim Tarihi 08 Ağustos 2015, Saat: 20.08).
15. AYVERDİ, İlhan, Kubbealtı Lugatı Asırlar Boyu Tarihi Seyri İçinde Misalli Büyük Türkçe Sözlük, 2. Cilt, “Komplikasyon”, Kubbealtı İktisadi İşletmesi, İstanbul, 2005, s.1735.
16. Divanü Lûgat-it-Türk Dizini, “Karmaşmak”, Türk Dil Kurumu, Ankara, 1972, s.75.
17. AYVERDİ, 2. Cilt, “Karmaşmak”, s.1586.
18. CHAPMAN, Allan, A History of Surgical Complications in: Surgical Complications, Diagnosis and Treatment, 5th. ed, UK, London: Imperial College Press, 2007, s.1.
19. POLAT, Oğuz, Tıbbi Uygulama Hataları, 2. Baskı, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2014, s.22.
20. VEEN, Maurita Remmelt ve Diğerleri, “Recording and Classification of Complications in Surgical Practice”, European Journal of Surgery, Vol.165, No.5, 1999, s.422.
21. ÖZKARA, Erdem, ÇOKER, Ahmet, HANCI, İ. Hamit, “Türkiye’de Genel Cerrahın Yasal Sorumlulukları ve Mediko-Legal Sorunları”, Ulus Travma Dergisi, Cilt.10, Sayı.1, 2004, s.7.
22. SAVAŞ, Halide, Yargıya Yansıyan Tıbbi Müdahale Hataları, 3. Baskı, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2013, s.293.
23. GÖKCAN, Hasan Tahsin, Tıbbi Müdahaleden Doğan Hukuki ve Cezai Sorumluluk, 2. Baskı, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2014, s.67.
24. AKYILDIZ Sunay, HAKERİ Hakan, ÇELİK Faik, SOMER Pervin, Tıp Hukuku Atölyesi, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2013, s.110.
25. YAYCI, Nesime, Uluslararası 1. Sağlık Hukuku Sempozyumu, On iki Levha Yayınları, İstanbul, 2011, s.33.
26. HAKERİ, Hakan M., “Tıp Hukukunda Komplikasyon Malpraktis Ayrımı”, Toraks Cerrahisi Bülteni, Cilt.5, Sayı.1, 2014, s.25.
27. ÜNVER, Yener, Ceza Hukukunda İzin Verilen Risk, 1. Bası, Beta Yayıncılık, İstanbul, 1998, s.321.
28. BAYRAKTAR, Köksal, Hekimin Tedavi Nedeniyle Cezai Sorumluluğu, İstanbul Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 1972, s.209.
29. RAMPERSOUD, Yoga Raja ve Diğerleri, “Intraoperative Adverse Events and Related Postoperative Complications in Spine Surgery: Implications for Enhancing Patient Safety Founded in Evidence Based Protocols”, Spine, Vol.31, No.13, 2006, s.1503.
30. AYVERDİ, 1. Cilt, “Doğru”, s.732.
31. TDK Güncel Türkçe Sözlük, http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts& kelime= YANILMAK (Erişim Tarihi 08 Ağustos 2015, Saat: 20.08).
32. İLHAN, Nadir, “Yañılsar Bişükine Tegi Kıdmaz Ermiş”, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt.14, Sayı.2, 2004, s.126.
33. AYVERDİ, 3. Cilt, “Yanlış”, s.3364.
34. Çalışmamız kapsamında malpraktis ifadesinin kullanımı tercih edilmemiştir. Malpraktis, yapmak veya uygulamak anlamındaki –praxis (G) eylem son ekine, yanlış veya hatalı anlamındaki –malum (L) ön ekinin birleşmesiyle oluşmuş melez bir sözcüktür. Bkz. STOLBERG, B. Victor, Malpractice: In Cultural Sociology of Mental Illness An A-to-Z Guide, Sage Publications, Callifornia, 2014, s.477.
35. RASMUSSEN, Jens, “Skills, Rules and Knowledge; Signals, Signs and Symbols, and Other Distinctions In Human Performance Models IEEE Transactions on Systems”, Man and Cybernetics, Vol.13, No.3, 1983, s.258.
36. RASMUSSEN, s.259.
37. REASON, James, “Human Error: Models and Management”, BMJ, Vol.320, No.2, 2000, s.768.
38. REASON, James, “Recurrent Errors in Process Control Environments Some Implications for The Design of Intelligent Decision Support Systems”, Intelligent Decision Support In Process Environments, Springer-Verlag GmbH, Berlin, 1986, s.255.
39. NORMAN, Donald Arthur,”Categorization of Action Slips”, Psychological Review, Vol.88, No.1, 1981, s.9.
40. HOLLNAGEL, Erik, MARSDEN, Phil, Institute For Systems, Informatics And Safety, Human Reliability Associates Ltd. School House, Dalton, 1996, s.119.
41. HOLLNAGEL, s.5.
42. JOSHI, Sudhanshu, Dictionary of Legal Terms, “Malpractice”, Excel Books, New Delhi, 2011, s.162.
43. BLACK, Henry Campbell, Black's Law Dictionary, “Negligence”, 5th Ed., West Publishing Co., Minnesota, 1981, s.1149.
44. REASON, s.255.
45. TVERSKY, Amos, KAHNEMAN, Daniel, “Judgment Under Uncertainty: Heuristics and Biases”, Science, Vol.185, No. 4157, 1974, s.1130.
46. Çetin Aşçıoğlu, Tıbbi Yardım ve El Atmalardan Doğan Sorumluluklar, Ankara, 1993, s.7.
47. HATUN, Şükrü, Hasta Hakları, İletişim Yayınları, İstanbul, 1999, s.13.
48. ÖZDEMİR, Hayrunnisa, Teşhis Tedavi Sözleşmesi, Yetkin Yayınları, Ankara, 2004, s.51.
49. GÜRAN, Sait, Hekimin Faaliyetlerinden Devletin Sorumluluğu, Sorumluluk Hukukundaki Yeni Gelişmeler 5. Sempozyumu, Mukayeseli Hukuk Araştırma ve Uygulama Merkezi, Ankara, 1983, s.77.
50. CAN, İsmail Özgür, ÖZKARA, Erdem, CAN, Muhammed, “Yargıtay’da Karara Bağlanan Tıbbi Uygulama Hatası Dosyalarının Değerlendirilmesi”, DEÜ Tıp Fakültesi Dergisi, Cilt.25, Sayı.2, 2011, s.70.
51.[1] AYAN, Mehmet, Tıbbi Müdahaleden Doğan Hukuki Sorumluluk, Kazancı Hukuk Yayınları, Ankara, 1991, s.5.
52.YENERER ÇAKMUT, Özlem, Tıbbi Müdahaleye Rızanın Ceza Hukuku Açısından İncelenmesi, Legal Yayıncılık, İstanbul, 2003, s.24.
53. MYERS, Keith, “Medical Errors: Causes, Cures, and Capitalism”, Journal of Law and Health, Vol.16, No.2, 2002, s.263.
54. AMA, Our History, https://www.ama-assn.org/ama-history, 2006, (Erişim Tarihi: 19 Ağustos 2015, Saat: 22.40).
55. WMA, World Medical Association Statement About Medical Malpractice Cases, www.wma.net/en/30publications/10policies/20archives/m2/ (Erişim Tarihi: 21 Haziran 2015, Saat: 19.00), s.1.
56. TTB Hekimlik Meslek Etiği Kuralları madde 13, http://www.ttb.org.tr/mevzuat/ (Erişim Tarihi: 28 Şubat 2011, Saat: 16.00), s.2.
57. LEAPE, Lucian L. ve Diğerleri, "Preventing Medical Injury”, Quality Rev Bull, Vol.19, No.5, 1993, s.147.
58. ROGERS, Selwyn O. ve Diğerleri, “Analysis of Surgical Errors in Closed Malpractice Claims at 4 Liability Insurers”, Surgery, Vol. 140, No.1, 2006, s.29.
59. ROGERS, s.25.
60. HALM, A. Ethan, LEE, Clara, CHASSIN, R. Mark, “A Systematic Review And Methodologic Critique of The Literature”, Ann Intern Med, Vol.137, No.6, 2002, s.514.
61. KEYES, Catherine, HAMMOND, John, “Supervision of Junior Staff”, Intl J Qual Health Care, Vol.11, No.4, 1999, s.357.
62. CAMPO, Rudi ve Diğerleri, “Are You Good Enough For Your Patients? The European Certification Model in Laparoscopic Surgery”, FVV In Obgyn, Monograph, 2012, s.22.
63. AYVERDİ, 3. Cilt, “Sorumluluk”, s.2830.
64. YILMAZ, Ejder, Hukuk Sözlüğü, “Sorumluluk”, 1. Baskı, Ankara, 2003, s. 618.
65. CORNOCK, Marc, “Legal Definitions of Responsibility, Accountability and Liability”, Nursing Children and Young People, Vol.23, No.3, 2011, s.25.
66. AYAN, s.116-117.
67. SOX, Harold C, “Medical Professionalism Project ABIM Foundation”, Ann Intern Med, Vol.136, No.3, 2002, s.245.
68. SACKETT, David, et.al., “Evidence based medicine: what it is and what it isn't”, The British Medical Journal, 1996, No. 317, p.71.
69. COCHRANE Archibald, Effectiveness and Efficiency, London, 1972.
70. CHALMERS, Iain, ENKIN, Murray, KEIRSE, Marc, “Preparing and Updating Systematic Reviews of Randomized Controlled Trials of Health Care”, The Milbank Quarterly, Vol. 71, No. 3, p.199.
71. GUYATT, Gordon Henry, “Evidence-based medicine”, ACP J Club, 1991, No.114, p.16.
72. SACKETT, David, et.al., Evidence-based medicine: how to practice and teach, Edinburgh, 2000.
Bu makale 14.11.2019 22:51:04 tarihinde eklenmiş ve toplam
kere okunmuştur.
2025© Bu sitenin tüm hakları saklıdır.