Aslında olmaz. Olmamalı da. Acil hasta acildir ve hemen bakılmalıdır. Ancak geldiğimiz noktada tüm dünyada acile başvuran hasta sayılarının devasa boyutlara ulaşması, her türlü hastanın polikliniğe uğramadan ya da aile hekimine muayene olmadan acile gelmesi tüm acillerde sevk ve idare sorununa yol açmaktadır.
80 milyon nüfusu olan bir ülkede yıllık 120-130 milyon acil hasta başvurusu hiç de normal olmasa gerektir. Aslına bakarsanız ülkede bu kadar acil hasta olmadığını hepimiz/herkes biliyor. Acilin özellikle acil hastalara sunduğu önceliklerden faydalanmak için birçok hastanın ilk tercihi acil olabiliyor. Ek olarak 24 saat açık olması da başka bir çekici tarafı.
Geldiğimiz noktada tüm acil servislerin ana problemi acil olmayan hasta grubunun sağlık problemlerini acilde halletmeye çalışması büyük bir problemi de yanında getiriyor.
Kalabalıklık, şiddet, hasta memnuniyetinin olamaması, aşırı kalabalığa bağlı kaynak ve eleman yetersizliği, personelin tükenmişlik sendromuna girmesi, madde bağımlılığı, ailevi sorunlar yaşaması gibi birçok sorunun altında da aslında bu sorun yatmakta.
Tüm bu sorunlarla başa çıkabilmek adına yaklaşık 10 yıl önce Sağlık Bakanlığı ilk defa "Acil Sağlık Hizmetleri Uygulama Tebliği" yayınladı. Bu tebliğde acile başvuran hastalara triaj renk kodlaması uygulanmasına karar verdi. Bu tebliğe göre acile başvuran hastalar "SARI, KIRMIZI ve YEŞİL" olarak 3 gruba ayrılıyor.
Yeşil renk kodlamasına giren hastalar aslında acil olmayan ancak "HERHANGİ BİR NEDENLE" acil başvuran hastaları içeriyor. Aslına bakarsanız acilde en büyük problemi de bu gurupta yaşamaktayız.
Bu hasta grubunun sevk ve idaresi ve asıl acil olan hastaların hak ettikleri tedavi hizmetini alabilmeleri için sıramatik uygulaması gereklidir ve zorunludur. Bu nedenle birçok acilde sıramatik uygulaması başlamıştır ve gün geçtikçe de yaygınlaşmaktadır.
Bu makale 30.12.2019 13:30:20 tarihinde eklenmiş ve toplam
kere okunmuştur.

2025© Bu sitenin tüm hakları saklıdır.