Sağlık Raporunu Uzman mı, Aile Hekimi mi Vermeli?




Spor yapmak, sürücü belgesi almak isyenlerden, BESYO, Askeri ve Polis Okul sınavlarından ‘SPOR YAPMASINDA SAKINCA YOKTUR’ raporu istenmektedir. Spor yapabilir, sürücü olabilir raporlarını uzmanlar mı vermeli, yoksa aile hekimleri verebilir mi? Bu konuyu tartışmaya açmak istiyorum…

Geçen günlerde satranç oynamak isteyenlerden sağlık raporu istenmesi gündeme geldi. Bu durum, hem sağlıklıkçıların hem de oyuncu ve oyuncu yakınlarının tepkisine neden oldu. Nihayetinde bu tartışma, Satranç Fedarasyonunun sağduyulu kararı ile, sağlık raporu zorunluluğunun kaldırılarak çözüme kavuşturuldu.

 

Gençliğimin satranç idolleri, Gary KASPARAV ile Anatoli KARPOV’da sağlık raporu almış mıdır(!)


Satranç oynayanlara sağlık raporunun gereksizliği ülkemizdeki bürokrasinin nasıl çalıştığını gözler önüne sermektedir. Bürokratik ve hukuksal sıkıntılar, hekimlerde DEFANSİF TIP anlayışı geliştirilmesine neden olmaktadır. Defansif Tıp: Sağlıkçının kendisini korumak için aşırı tahlil, tetkik, konsültasyon istemesi ve komplikasyon ihtimali yüksek müdehalaleri yapmaktan kaçınması olarak tarif edilebilir.

Hasta ve yakınlarının büyük bir iştahla SABİM’i araması ya da görevi sağlıkçıda hata bulmak olan HASTA HAKLARI BİRMİ’ne şikayet, sonrası elimize gelen bir SARI ZARF (savunma istendiği analamına gelir) veya dava açılması sonucu adliyede üç, dört saat beklemek, biz SAĞLIKÇILARIN YILGINLIĞINA, BIKKINLIĞINA neden oluyor. Keşke bununla kalsa! Bazen öldürülüyor, bazen de intihar ediyoruz.

Defansif Tıp’ın sonucu olarak, en küçük sağlık sorununda tahliller, tekikler, konsültasyonlar isteniyor/istenmek zorunda kalınıyor. Tetkik/tahlil, konsültasyon artışı, hastane kalabalıklığına, poliklinik/laboratuvar kalabalıklığı, memnuniyetsizliğe, memnuniyetsizlik bıkkınlığa, bıkkınlık, şikayetlere, sabimlere, şiddete yol açıyor. Sonra kısır döngü oluşuyor…

Defansif tıp gelişiminin sonuçlarından biri de; SPOR YAPMAK, SÜRÜCÜ OLMAK İÇİN SAĞLIK RAPORU için başvuran kişilerin uzmanlara sevkidir.

Biraz düşünelim! Yüzmek amaçlı havuza gidecek 17 yaşındaki şahıs için (bulaşıcı hastalık ve cilt hastalıkları bunun dışında) KARDİYOLOJİ, NÖROLOJİ, ORTOPEDİ gerekli Mİ? Sürücü olur raporu almak isteyen her şahıs için GÖZ HASTALIKLARI, DAHİLİYE, NÖROLOJİ gerekli Mİ?

Biraz EMPATİ yapalım! Hiçbir hekim, ister uzman ister profesör olsun kalabalık poliklinik şartlarında muayene ile %100 sağlıklı diyemez. Kardiyoloji uzmanının bir kişiye SAĞLIKLI diyebilmesi için, EKG den başlayıp, EKO, BİYOKİMYA, hatta KORONER ANJİOGRAFİ gerekli olduğunu biliyoruz. Peki! Her spor yapmak isteyene, her sürücü olmak isteyene KORONER ANJİOGAFİ mi yapacağız!


Biraz daha geniş düşünelim. Her türlü tetkik yaptığımız kişinin, kesinlikle 24 saat yaşayacağına garanti verebilir miyiz? Korener yönden sağlam olduğunu tespit ettiğimiz hastanın beyin damarlarında anevriza olmadığını garanti edebilir miyiz? Her muayene ettiğimiz ve SAĞLAM yazacağımız kişi için KONTRASTLI BEYİN MR’ı mı çekeceğiz?

Tekrar hatırlatmakta ve üstünü çizmekte fayda görüyorum. Uzmana sevk edilen her sağlık raporunda, hastane kalabalıklığını arttırdığımızı unutmayalım.

Birinci basamak hekim arkadaşlarımın, ‘Sağlam yazdığım şahısa bir şey olursa, sabim’e şikayet ya da dava edilirsem’ dediklerini duyar gibi oldum. Unutulmamalıdır ki, Ülkemiz bir hukuk devletidir. Her vatandaş, sonuçlarına katlanmak şartı ile şikayet ve dava açma hakkına sahiptir. Ülkemizde eksik olan ise mesnetsiz şikayet sahibinin cezasız kalmasıdır. Bazı arakadaşlar, son günlerdeki adaletin yanlış kararları ve sosyal medya gücü ile bu yanlış kararlardan dönülen vakaları örnek verecektir. Maalesef bu şekilde kararlar ve bazı masumların haksiz yere cezalandırılması son günlerin yadsınamaz gerçeğidir. Ancak yine unutulmamalıdır ki, adalet eninde sonunda yerine gelmektedir. Şayet birinci derece mahkeme yanlış karar verirse ikinci derce mahkemeler, olmadı!, Ana Yasa Mahkemesi düzeltir. Ana Yasa Mahkemesi de yanlış karar verir ise AHİM düzeltir. Eninde sonunda DOĞRULUK, DÜRÜSTLÜK KAZANIR!


Ünlü Fransız siyasetçi, filozof Honore Gabriel MIRABEAU (1749 – 1791); ADELET TOPALDIR, AĞIR YÜRÜR, FAKAT GİDECEĞİ YERE ER GEÇ VARIR demiştir. Mevlanın sözü olduğu söylenen, o güzel sözü de hatırlamak gerek; İLAHİ ADALETTE ZAMAN AŞIMI YOKTUR. BİR GÜN MUTLAKA TECELLİ EDER!

Bu kadar laf kalabalıklığından sonra BİRİNCİ BASAMAKTA ÇALIŞAN HEKİM ARKADAŞLARIMA TAVİSYEM;

  1. Lütfen insanların spora gitmesini teşvik edin. Spor yapmak isteyenlere kolaylık sağlayalım ki, kahvehane yerine spor salonlarına gitsinler.
  2. Tek Hekim Sağlık Raporu / Sürücü Olur raporu için başvuranlardan muayenesinde şüpheli bir durum olanları sevk edelim. Unutmayın ki uzmanlar da sadece muayene ile bir şahsın %100 sağlıklı olduğunu söyleyemez.
  3. Birinci basamakta her türlü tanının konamayacağını, hem biz hem de BİLİRKİŞİLER bilmektedir ve kararlarını buna göre vermektedirler. Bu konuda şahidim; Adli Tıp Kurumunda bilirkişilik yapan Prof. Dr. İbrahim İkizceli hocamızdır. Kafanıza takılan her türlü soruyu kendisine sorabilirsiniz. (Telegram’da S1Q3T3 Acil EKG Platformu üzerinden soru sorabilir ya da http://www.saglikciyiz.com.tr/prof-dr-ibrahim-ikizceli-y1.html adresinden ulaşabilirsiniz)
  4. Sağlık raporu için başvuranlardan, sürücü olur raporlarından önce alınan beyan formu gibi bir beyan ve onam alınıp, kardiyak, solunum ve nöroloojik muayenesi yapılıp, gerekli ise görme keskinliği ölçülüp, bunlar normal ise, hasta muayene kartına yazmalı ve ‘sağlam’ raporu verilmelidir.

Unutulmamamıdır ki; YAZILMAMIŞ YAPILMAMIŞTIR.

Lütfen hastane ve acil servis kalabalıklığına katkıda bulunmayalım! (Don’t do it!)


İlgili Etiketler

İlgili etiket bulunamamıştır.


Bu makale 6.1.2020 07:58:33 tarihinde eklenmiş ve toplam kere okunmuştur.


Hava Durumu


Piyasalar