SABİM Adaleti




Dr. Melike Erdem'in anısına itafen...

Sabah yine çok keyifli bir şekilde işime geldim ve mutlu bir şekilde etrafa pozitif enerjimden yayıyordum, taa ki sekreter iki adet dilekçeyi masamın üzerine bırakana kadar. Ne vardı ki dilekçelerde bu kadar moralimi bozacak. Tabi ki SABİM tarafından gönderilen iki adet şikâyet dilekçesiydi.

İlk dilekçede hasta acil servise kendini iyi hissetmeme ve burun akıntısı ve baş ağrısı şikâyeti ile gelmiş, muayenesi yapılmış, tetkikleri istenmiş, ancak hemşire hanım ilaç uygularken hastamıza iyi davranmamış. Olayı araştırdığımda her şeyin normal olduğunu sadece hemşire hanımım ailesinden birisinde kovid pozitif çıktığı için moralinin bozuk olduğunu bu nedenle güler yüzlü olamadığını ancak hiçbir saygısızlık da yapmadığını öğrendim.

İkinci dilekçede ise hastanın acil servise başvurduğunu, ancak muayenesini yapan hekimin sen acil değilsin bu nedenle polikliniğe gitmelisin demiş. Olayı araştırdığımda hastanın herhangi bir şikâyeti olmadığını buna rağmen muayene edildiğini ancak hastanın istirahat raporu istediği için muayene eden hekimin siz acil değilsiniz bu nedenle size rapor veremem dediğini öğrendim.

Bunları incelerken aklıma “neden biz haklı olduğumuz halde suçlanıyoruz” diye bir düşünce geldi.

Yılsonunda idare SABİM şikâyetlerinin istatistiğini çıkarttığında sizi SABİM den şu kadar şikâyet almışsınız diyebiliyor. Ancak bunların şu kadarından haklı yere suçlanmış şu kadarından ise haksız yere suçlanmışsınız demiyor.

Daha sonra aklıma daha derin sorular gelmeye başladı. Neden her SABİM şikâyetinde biz suçluymuşuz gibi kendimizi savunmak zorunda kalıyoruz. Neden bizi suçlayan kişilerden önce suça dayanak olacak deliller istemiyoruz da suçlanan kişiden kendisinin suçsuz olduğunu ispat etmesini istiyoruz. Olması gereken suç isnat eden kişinin bu suçu ispat etmesi gerekmez mi?

Tamam, her gelen şikâyeti çalışan sağlıkçı suçluymuş gibi alıyorsunuz, şikâyet edilen sağlıkçıdan kendisinin suçsuz olduğunu ispat etmesini istiyorsunuz. Buraya kadar her şey tamam da sonuçta kendisinin suçsuz olduğunu ispat eden kişiye neden dönüp de haklısınız size yanlış bir suç atılmış ama suçsuz olduğunuzu anladık diye özür yerine veya karar yerine geçecek bir metin göndermiyorsunuz. Bu karar metnini göndermediğiniz için idare tarafından SABİM şikâyeti gelen her kez suçlu görülüyor.

Bu konuda gözümü kararttım ve bira araştırma yapayım dedim. Yaptığım araştırma sonucunda;

Sağlık bakanlığı kendi sitesinde SABİM i “Sağlık Bakanlığı İletişim Merkezi” olarak tanımlıyor; 

Neden SABİM sorusuna ise  “İşte, “Kamu yararını” temel ilke edinmiş bir kurum olarak Sağlık Bakanlığı’nın merkez ve taşra birimleriyle hizmetlerini yürütürken, verimliliği artırma, hizmetin konusu olan insan sağlığında sıfır hatayla çalışma hedefi” cevap veriyor.

İspat yükümlülüğü konusunda; HMK’ nun 190. maddesinde Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesine paralel şekilde düzenlenmiş olup, “iddia edilen vakaya bağlanan hukuki sonuçtan lehine hak elde eden taraf ispatla yükümlüdür” diye belirtilmektedir.

Bu konu biraz kafamı karıştırdı. Çünkü ne demek istediğini anlayamadım. Sonuçta ben bir hukukçu değilim, anlayamamam normal bir şeydir diye düşünürken gelişmiş ülkeler bu konuda ne diyor diye düşündüm ve sonuçta; ABD’de ceza yargılamasında “Suçlanan kendi rızası ile suçunu kabul etmez ise, suçun “makul şüphenin ötesinde” ispatlanması gerekmektedir. Bu ispatlanmayı da suçlayan taraf yapmak zorundadır bilgisine ulaştım.

Sonunda kararımı verdim. Gelişmiş bir ülke ancak adalet ile oluyor...


İlgili Etiketler

İlgili etiket bulunamamıştır.


Bu makale 30.11.2020 14:27:47 tarihinde eklenmiş ve toplam kere okunmuştur.