Uluslararası Af Örgütü Raporu ve Türkiye`nin Pandemi Yönetimi




Bu yazımızda Uluslararası Af Örgütü’nün 12 Mart 2020 tarihindeki POL 30/1967/2020 dizin sayılı raporu irdelenecektir. Rapor’un özgün dildeki hâline https://www.amnesty.org/download/Documents/POL3019672020ENGLISH.PDF ağ adresinden ulaşılabilinir (Erişim Tarihi: 12 Mart 2020).

Rapor’un Türkçeye tercümesi yazar tarafından yapılmıştır. Bu rapor, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin pandemi sürecindeki uygulamalarının, evrensel insan hakları hukukuna uygunluğunun saptanması yönünde bir kontrol belgesi olarak değerlendirilebilir.

Kanaatımız, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin süreçteki uygulamalarının, Uluslararası Af Örgütü’nün hassasiyetlerini karşılar olduğu yönündedir.

COVID-19 HASTALIĞINA MÜDAHALELER VE DEVLETLERİN İNSAN HAKLARINA YÖNELİK YÜKÜMLÜLÜKLERİ: İLK TESPİTLER

GİRİŞ

Bu makale,12.03.2020 tarihinde, yüzden fazla ülkede ve tüm anakaralarda 113.702 onaylanmış COVID-19 vakası ve 4.000'den fazla ölüm olgusu mevcut iken yayınlanmıştır. COVID-19, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından pandemi olarak tanımlanmış ve ilan edilmiştir. Uluslararası ve ulusal hükümet dışı aktörlerin de katkı sunduğu bu mücadele, halkın birçoğunun ve sağlık çalışanlarının etkilenmiş olması ya da risk altında bulunuyor olması nedeniyle de, virüsün yayılımı ile mücadele eden tüm devletler için, zor bir dönemdir.

Bu süreçte insan hakları mefhumu, genelde halk sağlığına özelde ise riskli grup ve bireylere yönelik olarak, hastalık önlenme, hazırlıkları planlama, tedavi ve kısıtlandırma aşamalarında, başlangıçtan itibaren gözetilmeli ve korunmalıdır. COVID-19 pandemisinin yayılımının engellenmesi adına önerilen tekliflerin ve alınan kararların bazılarının ise insan haklarından yararlanma ölçütleri gözetilmeden, toplumun risk altında ya da enfekte olup olmadığı ayrımı yapılmadan uygulandığı gözlemlenmektedir. İnsan haklarının birbirine bağlılık ve bölünmezlik ilkeleri temelinde sivil, kültürel, ekonomik, politik ve sosyal hakların teminat altında olması devletlerin yükümlülüğüdür. İnsan haklarına saygı, krizin her evresinde vazgeçilmez olmalıdır; ve ancak kamu sağlığına yönelik tehdidin asgari düzeye indiği dönemde karşılanabilecek bir lüks olarak görülmemelidir. Halk sağlığını tehdit eden acil bir durumla karşılaşan bireyler, yerinden edilmişler de dâhil olarak, insan hakları hukukunun tam ve etkin bir şekilde uygulanması hakkını haizdirler. Özellikle enfekte olan ya da maruziyet yaşamış olgular, toplumun geri kalanına kıyasen hak kaybına muhatap olmamalıdırlar.

Öte yandan, yaşlı ya da mevcut hastalığı bulunan bireylerin oluşturduğu gruplarda COVID-19'a maruz kalınması durumunda, hastalığın ağır seyretmesi ve ölüm riskleri daha fazladır. Yoksulluk içinde yaşam süren ve yeterli su ve su kaynaklarında var olabilecek sağlık tehlikelerinin, yaşam alanlarında bulunabilecek kemirgenler ile haşerelerin ortadan kaldırması veya kabul edilebilir seviyenin altına indirmesi, katı ve sıvı atık ve artıkların toplanması ve tehlikesizleştirilmesi (sıhhi temizlik, sanitasyon) erişimi olmayan bireyler, virüse karşı gereği gibi korunmada ek engellerle karşılaşabilirler. Devletler, COVID-19 hastalığına yönelik düzenlemelerinde, virüsün belirli insan grupları üzerindeki etkisini göz önünde bulundurmalı ve tüm plan ve stratejilerinde, özellikli grupların ihtiyaçları ve sıkıntıları, özellikle, hesaba katılmalıdır.

Birçok ülke, pek çoğunun içeriğinde sağlık hakkının bulunduğu uluslararası insan hakları sözleşmelerinden en az bir tanesini onaylamış durumdadır ve bu durum, ülkelerin, sağlık hakkına saygı göstermek, hakkı korumak ve hakkı yerine getirmek yönündeki taahhütlerini işaret eder. Bu sözleşmelerden en dikkati çekeni ise, 12’nci maddesi ile “herkesin mümkün olan en yüksek seviyede fiziksel ve ruhsal sağlık standartlarına sahip olma [hakkını tanıma yükümlülüğü]” ve“salgın hastalıkların, yöresel hastalıkların, mesleki hastalıkların ve diğer hastalıkların önlenmesi, tedavisi ve kontrolü [için tedbir alınması yükümlülüğü]” getiren Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’dir. Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi'nin denetim organı olan Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi ise bu hakkın bağlamını, 14’üncü Genel Yorum’da açıklamıştır. Komiteye göre, bölgesel [endemik] ve salgın hastalıkların önlenmesi, tedavi edilmesi ve kontrolü için gerekli tedbirlerin alınması; en azından asgari temel düzeyde sağlanmasının, taraf devletlerin ana yükümlülüğü olduğu teyit edilmiştir. Komite, taraf devletlerin, “askıya alınamaz/geriye alınamaz” ana/temel/çekirdek yükümlülükleri yerine getirmemelerini de hiçbir koşulda gerekçelendiremeyeceklerini vurgulamıştır.

BİREYLERİN COVID-19 MARUZİYETLERİNİN ÖNLENMESİ

Karantinalar

Bulaşıcı bir hastalığa maruz kalmış veya hastalığın belirtilerini gösteren bireylerin ayrılması anlamına gelen ve bulaşıcı hastalıkların yayılmasını kontrol etmek amacıyla yaygın olarak kullanılan bir yöntem olan karantina, birçok ülkede COVID-19 hastalığı için de başvurulan bir yöntem olmuştur. Güncel raporlar, karantinanın, bugün de, şehir ve bölge gibi değişik kapsamlarda uygulandığını bildirmektedir. Seyahat özgürlüğünü kısıtlayan bir yöntem olan karantina, uygulamanın şekline bağlı olarak, keyfi bir kısıtlamayı da sonuçlayabilir. Karantina altında bulunan bireylerin gıda, hijyen (hıfzısıhha) malzemeleri ve sağlık hizmetleri gibi temel ihtiyaçlara erişim hususunda, engellerle karşı karşıya olduklarını ve işlerine devam edemedikleri için kazançlarında da kayba uğradıklarını belirten raporlar mevcuttur. Karantinaların, sağlığa ve gıdaya ulaşmada ve gerekli malzemeleri satın almak hususunda yeterli kaynaklara sahip olmayabilen yoksulluk içinde yaşayan bireyleri, orantısız bir şekilde etkileyerek dolaylı yönden de insan haklarına yönelik etkileri vardır. Yeterli tasarrufu bulunmayan bireylerin kazanç kaybı yaşadıkları dönemi karşılayabilme sorunları da ortadadır ve karantina uygulamasına, sınırlı koşullarda ve uluslararası insan hakları hukuku kapsamında izin verilmelidir.

Kişisel ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’ye göre seyahat özgürlüğüne, halk sağlığı gibi meşru bir amaca yönelik olarak ve kanun ile düzenlenmiş olması şartı ile ve Sözleşme’de tanımlanan diğer haklarla tutarlı olma kaidesi ile kısıtlama getirilebilir. Bu hususta ve insan haklarına yönelik kısıtlamaların ne zaman ve nasıl uygulanabileceği konusunda daha fazla rehberlik edinebilmek amacıyla, bir Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi yorumu olan, Siracusa İlkeleri’nden faydalanılabilinir. Bu ilkeler şunlardır: (i) Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi tarafından tanınan bir hak üzerinde hiçbir sınırlama, ayrımcı olmayacaktır; (ii) herhangi bir sınırlama, acil bir kamusal veya sosyal ihtiyaca cevap vermeli, meşru bir amaç izlemeli ve bu amaçla orantılı olmalıdır; (iii) devletler, sınırlama amacına ulaşmak için gerekenden daha kısıtlayıcı bir araç kullanmamalıdır; (iv) Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi kapsamında güvence altına alınan bir hak üzerinde bir sınırlamanın gerekçelendirilmesi yükümlülüğü devlete aittir; ve (v) getirilen her sınırlama, uygulanmanın kötüye kullanılması hâlinde şikâyet ve dava konusu olabilecektir. Siracusa ilkeleriyle, halk sağlığını koruma haklarıyla ilgili kısıtlamalar bağlamındaki önlemlerin, özellikle hastalık veya sakatlıkları önlemeyi veya hasta ve yaralılara bakım sağlamayı amaçlamasının gerekliliği bir kez daha vurgulanmaktadır.

Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi'nin 14 No’lu Genel Yorumu “Bu türden kısıtlamaların uluslararası insan hakları standartları da dahil yasalara uygun olması zorunlu olup, Sözleşme ile korunan hakların doğasına uygun, izlenen meşru amaçların menfaatine ve demokratik bir toplumun genel refahının geliştirilmesi için kesinkes zaruri olması gereklidir.” ifadesi ile, halk sağlığına yönelik kısıtlama ve sınırlamalar hususunda önemli bir rehberdir. Bu sınırlama ve kısıtlamalar sınırlı süreler içinde kalmalı, gözden geçirilebilir olmalı ve birden fazla sınırlama yöntemi uygun olduğunda, en az kısıtlayıcı olan tercih edilmelidir. Karantina ve izolasyon önlemlerinin uygulandığı yerlerde, güvenli ve saygılı bir tutum benimsenmeli ve insan haklarından tam olarak yararlanmaya yönelik risklere karşı duyarlı olunmalıdır. Toplumun güven ve işbirliğini arttırabilmek, etkilenen bireylerin onurunun koruması hakkını koruyabilmek ve yaşamları üzerine karar verebilmelerini sağlayabilmek adına, seyahat özgürlüğünü kısıtlayan her tedbir, mümkün olduğunca, gönüllülük esasına dayanmalıdır. Devletlerin, karantina uygulamasının hayata geçirilmesini gerekli görmesi hâlinde, özelde uygulamaya muhatap olan bireylerin insancıl koşularının sağlanması ve etkin bir izleme değerlendirme sisteminin tesis edilmesi; genelde ise ilgili uluslararası insan hakları ölçütlerine uygunluğun sağlanması yönündeki yükümlülükleri yadsınmamalıdır. Karantina altındaki kişilerin haklarına saygı gösterilmeli, bu haklar korunmalı ve bireylerin uygun barınma, yiyecek, su ve sıhhi temizlik koşullarını da içeren temel ihtiyaçları karşılanmalıdır. COVID-19 yayılımının engellenmesine yönelik bu ilkeler, devletlerin, karantina uygulamalarına ve seyahat özgürlüğünün sınırlanmasına yönelik tüm kararlarına yansımalıdır.

Seyahat Yasaklama ve Kısıtlamaları

Seyahat yasaklama ve kısıtlamaları, bir ülkeyi terk etme özgürlüğüne müdahil olurken, bireyi, vatandaşı olduğu ülkeye girme hakkından keyfi olarak yoksun bırakmamalıdır. Birçok devlet yüksek COVID-19 vaka sayısına sahip bölgelere giriş ve çıkışı yasaklamıştır ve bu durum evlerine ve ailelerine ulaşmaya çalışan, iş ve eğitim hayatını sürdürmeye gayret gösteren bireyleri etkilemiştir. Seyahat veya ticaret kısıtlamalarının, COVID-19 yayılımı yaşayan ülkeler için ek riskler getireceğinden bahisle DSÖ, sınırlı hâller dışında bu kısıtlamaların uygulanmamasını tavsiye etmektedir. DSÖ Rehberi’nde, “kısıtlamalar gerekli yardımı ve teknik desteği kesintiye uğratabilir, işletmeleri aksatabilir ve etkilenen ülkeler üzerinde olumsuz sosyal ve ekonomik etkileri olabilir”; ayrıca, “halk sağlığı acil durumlarında insanların ve malların hareketinin kısıtlanması, çoğu durumda etkisizdir ve kaynakların sair müdahalelerde kullanılmasını engelleyebilir” şeklinde saptamalar da mevcuttur.

Kişisel ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’ye göre, seyahat özgürlüğüne getirilen kısıtlamalar, sınırlı şartlarda uygulanmalı ve kanunla düzenlenmiş olma ve halk sağlığını koruma gerekliliği amacına yönelik olma ölçütlerine uygun olmalıdır. Seyahat kısıtlama ve yasaklamaları, Kişisel ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme yükümlülüklerine uygun olmalı ve Siracusa İlkeleri’nde belirtilen ayrımcılıktan uzaklık, meşru bir amaca yönelik olma ve bu amaçla orantılı olma şartlarını, başka bir ifade ile en az kısıtlayıcı seçenek olma özelliğini haiz olmalıdır.

Bilgiye Ulaşma, Şeffaflık ve Sansür

Kişisel ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’nin 19'uncu maddesi ile her türlü bilgi ve düşünceyi arama, edinme ve ulaştırma özgürlüğü korunur ve bu hak ancak halk sağlığına yönelik durumlarda olduğu gibi çok sınırlı hâllerde kısıtlamaya konu olabilir. Devletler bu alanlara müdahale ederken, Kişisel ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’de ve Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’de himaye edilen hususlara uygun davranmalıdır. Sağlıkla ilgili bilgilere erişim de sağlık hakkının önemli bir parçasıdır. Topluluk içindeki temel sağlık sorunlarına ilişkin, bunları önleme ve denetim altında tutma yöntemleri dâhil olmak üzere, eğitim ve bilgiye erişim sağlamak, öz/çekirdek/ana yükümlülüklerden olmanın yanı sıra, “kıyaslanabilir önceliğe sahip” yükümlülüklerden birisi olarak da işaret edilmiştir. Sağlığa erişimin ana unsurlarından olan bilgiye erişebilirlik; bilgiyi araştırabilme, bilgiyi alabilme ve sağlığa dair konularda bilgi ve düşünceye katılabilme olanaklarını da içermelidir. Gerek etkilenen bireyler gerekse toplum; sağlık sorununun niteliği, sorunun düzeyi, riskleri azaltmak için alınması gereken önlemler, sağlık sorununun gelecekteki olası sonuçlarına karşı öncül uyarılma ve soruna karşı süregelen müdahaleler konusunda kolay, erişilebilir, zamanında ve anlamlı bilgiler alma hakkına sahiptir. Sağlık sorunundan etkilenenlerin farklı ihtiyaçlarını karşılamak için gerekli dillerde bilgilendirme olmalıdır ve medyadaki bu bilgilendirme, etkilenenlerin müdahale çabalarına tam olarak katılıp bilinçli kararlar alabilmeleri amacından olarak, kolay anlaşılır ve erişilebilir olmalıdır.

Virüs yayılımını etkin olarak kontrol edebilmek, ihtiyacı olanlara gerekli sağaltımı sağlayabilmek ve kaynakların hatalı yönlendirilmesinin verebileceği zararların önüne geçebilmek için güven unsuru esastır. Toplumun bu güvene erişebilmesi ise, ancak, sağlık sorunundan etkilenen kişiler ile zamanında temas kurabilmek ve sağlık krizi hakkında tüm güncel ve mevcut bilgiye erişimin sağlanması ile olanaklı olacaktır. Bu yaklaşım olanaklar dâhilinde, yerel yetkililerin erken aktif paydaşlığı ve toplumsal katılım temelli tesis edilmelidir. Aksi yaklaşımlar, çaresizlik, öfke ve hayal kırıklığı hissini arttırarak, halk sağlığına yönelik toplumsal cevabı zedeleyip, etkilenmemiş grupları da risk altına alarak yeni insan hakları ihlalleri oluşturabilir. Devletlerin COVID-19 salgınının yönetiminde kısıtlı bilgilendirme yapması ve şeffaflıktan uzak hatta sansürcü bir anlayış benimsemesi de bahse konu toplumsal olumlu cevabı zedeleyecek yaklaşımlardandır. Bu tür yaklaşımlar, bir yandan bireylerin virüsten korunmalarına yönelik alabilecekleri önlemlerin etkinliğini azaltırken bir yandan da somut tabloya ulaşamayan paydaşların, virüsün yayılımını engellemeye yönelik koordinasyonunu ve aksiyon planlarını olumsuz etkiler.

Önleyici Sağlık Hizmetleri, Mal ve Hizmetler

Sağlık hakkı, içeriğinde, “salgın, endemik, mesleki ve diğer hastalıkların önlenmesi, tedavisi ve kontrolünü” de içerir. Bu hak, salgının yayılımının artması durumunda devletlere, önleyici bakımın sağlanması yanında mal, hizmet ve bilgilere herkes tarafından erişilebilirliğin sağlanması yükümlülüğünü de getirir. Hak, aynı zamanda, bireylerin kendilerini koruyabilmeleri adına doğru ve kanıta dayalı bilgiye ulaşabilmelerini, koruyucu malzemelerin herkes için erişilebilir ve uygun fiyatlı olmasının sağlanmasını da içermektedir. Bazı bölgelerden, dezenfektan ve maske gibi koruyucu malzeme sıkıntısına yönelik çeşitli raporlar gelmektedir. Yerel bir sivil toplum kuruluşu olan Toplum Örgütü Derneği tarafından hazırlanan bir raporda, Hong Kong'daki düşük gelirli ailelerin yaklaşık %70'inin maske ve dezenfektan dâhil olmak üzere, koruyucu malzeme satın alacak durumda olmadığı belirtilmiştir. Devletler, bu malzemelerin erişilebilirliğini ve satın alınabilirliğini sağlamak durumundadırlar. Uluslararası Af Örgütü’nün bu raporu yazıldığı sırada, salgın, yüzden fazla ülkeye yayılmış durumdadır. Birçok devlet, yayılımın kontrolünü sağlayacak kaynak ve sağlık sistemi kapasitesine erişmiş olmayabilir. Sağlık hakkı uluslararası işbirliği ve yardımı da kapsamaktadır. Hâl böyle iken, mali ve teknik olanakları mevcut devletler, salgına hazırlık ve sağaltım yönünde, kaynak sıkıntısı yaşayan devletlere yardım etmelidir.

Halk sağlığına yönelik istisnai durumlarda, devletler, acil durum güçlerini kullanmak durumunda kalabilirler. Hastalığın yüksek bulaş oranlarına ulaşması, yüksek morbidite şeklinde ciddi unsurlar barındırması ya da ek riskler içermesi durumlarında olduğu gibi, hayati risklerin ortaya çıkması hâllerinde, uluslararası hukuk ve ölçütlere uygun olarak devletler, olağanüstü hâl kararı da verebilmelidir. Bu olağanüstü hâl kararı süre, bölge ve maddi unsurlar açısından zaruriyet gözetilerek, gerekli ölçütlerde sınırlandırılmalıdır. Olağanüstü hâlin resmî beyanı ve alınan önlemler hakkında tam bilgiyi içeren uluslararası bildirim aşamasında da, uygulamanın amaç unsurunun açık bir şekilde açıklanması da dâhil olmak üzere, uluslararası hukuk kapsamındaki ilgili tüm himayelere uyulmalıdır ve bu amaçla, olağanüstü hâlin süresinin sınırı, somut verilere ulaşmak amacıyla yapılan dönemsel tetkikler vasıtası ile düzenlenmelidir. Öte yandan, uluslararası insan haklarına temas eden tüm kısıtlamalar, uluslararası hukuka uygunluk ve kesin gereklilik ölçütlerini de sağlamalıdır.

ETKİLENEN KİŞİLERİN SAĞLIK HİZMETİNE ERİŞİMİ

Sağlık Hizmetine Fiziki Ve Ekonomik Erişilebilirlik

Her ne kadar COVID-19 hastalığının tedavisi ve aşı çalışmaları devam ediyor olsa da kısa sürede cevap alınması muhtemel gözükmemektedir; enfekte olgular, olası olgular ya da virüse maruz kalan bireylerin testlere ve gereklilik hâlinde belirtilere ya da bulgulara/sağlıkta mevcut bozulmalara yönelik destekleyici sağaltımları sağlanmalıdır. Güncel bir çalışmada, sağlık bakımı kaynaklarına erişilebilirlik ile COVID-19 mortalitesi arasında ilişki saptanmıştır. Bu ilişki, sağlığa erişimin ve sağlık hizmetlerinin mevcudiyetinin sorunlu olduğu durumlarda, COVID-19 hastalığından etkilenen bireylerin daha ciddi sonuçlarla karşı karşıya olacağı şeklinde de ifade edilebilir. Bu ve benzeri durumlarda, özellikle, düşük gelirli bireylerin, merkeze uzak bölgelerde yaşayan bireylerin ve sosyal dışlanmış bireylerin, sağlık hizmetine erişimi daha da zorlu hâle gelebilir.

Sağlık hakkı kapsamında sağlık hizmet malları, sağlık tesisleri ve genel olarak sağlık hizmetleri güncel ve geliştirilecek tedaviye erişim olanakları da dâhil olarak, ülkede, yeterli düzeyde bulunmalıdır. Bu tedavi ayrım gözetilmeksizin herkes tarafından ulaşılabilir, tıp etiği ölçütlerine ve toplumun kültürel değerlerine uygunluğun yanında bilimsel ve tıbbi açıdan da nitelikli ve kabul edilebilir olmalıdır. Mal ya da hizmetlerin erişilebilir olması, özellikle toplumun en savunmasız ve sosyal dışlanmış bireylerini de içererekten, bu mal ve hizmetlerin herkes tarafından kolay ulaşılabilirliği ve satın alınabilirliği şeklinde ifade edilebilinir. Erişebilirlik, sağlık hakkında mevcut bilgilere ulaşabilmeyi de içerir.

Sağlık hakkı, fiziksel ve ruhsal sağlığı birlikte içerir. Devletler, COVID-19 salgınının akıl sağlığına yönelik olası sonuçlarını, salgına müteakip gelişebilecek kaygı ve depresyon durumlarını da içererekten gözetmelidir. Enfekte olgular, olası olgular ya da virüse maruz kalan bireyler ve bunların aileleri tatminkâr bir danışmanlık hizmetine ulaşabilmelidir ve bu bireylerin, kendi kararlarını en yüksek düzeyde verebilmeleri hususunda, sorumluluk alabilmeleri sağlanmalıdır.

Devletler, ayrıca, COVID-19 için geliştirilen herhangi bir aşı ve tedavinin ekonomik olarak ulaşılabilir ve herkes tarafından erişilebilir olmasını sağlamalıdır. Bu amaçla, ilaç endüstrisi dâhil ilgili tüm aktörlerin ve paydaşların, insan hakları ölçütlerinde tutum sergilemesi de sağlamalıdır. Ayrıca, bireylerin, özellikle COVID-19'a maruz kalmasının engellenmesinde en önemli unsurlardan olan su erişimi ve sıhhi temizlik haklarından yararlanabilmelerini sağlamak amacıyla üretilen çabalar öncelik arz etmeli ve hızlıca geliştirilmelidir.

Özel Gruplara Özgü İstisnai Etkiler

COVID-19 hastalığına muhatap olmak açışsından her ne kadar tüm bireyler risk altında olsa da, belirli gruplarda hastalığını ağırlaşması ve ölüm riski daha fazladır. DSÖ’ye göre, yaşlılar ile astım, diyabet veya kalp hastalığı gibi mevcut tıbbi rahatsızlıkları olan bireyler, virüse maruziyet durumunda hastalığın ağırlaşması açısından daha savunmasızdırlar. Hastalığın cinsiyete göre dağılımı hakkında an itibarı ile yeterli bilgi olmasa da, daha önceki halk sağlığı acil durumlarında, kadınların ve kız çocuklarının daha fazla etkilendiği bilinmektedir. Bu durumun nedenleri olarak ise gerek gayrı resmi gerekse sağlık sektörü ve diğer sosyal hizmetlerde resmi olarak hizmet üreterek, virüs maruziyetlerinin yüksek olması ve sağlık hizmetine talep noktasında ve de karar verme noktasında dezavantajlı olmaları gösterilmiştir. Sağlık hakkına yönelik tüm çalışmalarda kadınları, kız çocuklarını ve toplumsal cinsiyete uymayan bireyleri de kapsayaraktan, yapılan bir analiz ile uygun destek sağlanmalıdır. Bu analiz, bahse konu grupların sağlık, güvenlik ve diğer insan haklarına yönelik olası tehditleri saptamaya ve bu tehditleri azaltmaya yönelik olmalıdır. Bu grupların âdet, gebelik ve emzirme dönemlerine dair ürün ve mamullere erişimi gibi hususlar da gözetilerek, bütün olarak, cinsel ve üreme sağlığı bilgilerine, mallarına ve hizmetlerine erişimleri sağlanmalıdır.

Yoksulluk içinde yaşayan insanların maske ve dezenfektanlar da dahil olmak üzere, önleyici tedbirlere erişmekte yaşayacağı zorluklar ve evsizlerin, evlerinde izolasyonu sağlayamamaları gibi durumlar, toplumun bazı kesimlerinin yaşayacağı sair engellerdendir. Benzer şekilde, suya yeterli ölçüde erişim ve güvenli sıhhi temizlik olanaklarına sahip olmayan bireyler, sıklıkla el yıkamak şeklindeki güncel önleyici tavsiyeleri yerine getirmek hususunda da zorlanacaklarından, COVID-19'un yayılmasına karşı daha savunmasız olacaklardır. Özellikle etkilenebilecek diğer gruplar arasında, önleyici tedbirleri uygulama olanağı bulunmayan yerlerde bulunan bireyler ve belirli işlerde çalışanlar bulunur ki hapishaneler ve sağlık riski oluşturan çalışma ortamları bu konudaki örnekler olarak verilebilir. Düşük gelirli bireyler ve iş güvencesi olamayan ya da kayıt dışı istihdam edilen çalışanlar, salgının, ekonominin bazı iş kollarındaki olumsuz etkileri nedeniyle, gelir kaybı veya işsizlikle karşı karşıya kalabilirler. Devletler, COVID-19 salgınının yönetim planlamasında özel gruplara ve bu gruplarda yaşayan bireylere yönelik etkiler konusunda bilinçli olmalıdır ve bu bireylerin ihtiyaç ve sıkıntılarını karşılamalıdırlar.

COVID-19 vakalarında artış, sağlık hizmetlerine getirdiği ek yük ile, kronik hastalığı olan bireylerin, yaşlıların ve gebelerin COVID-19 dışı rutin sağlık hizmetlerine ulaşımını da engelleyebilir. Çin Halk Cumhuriyeti’nden gelen raporlarda, salgın döneminde, sağlık kaynaklarının ve sağlık personelinin COVID-19 sağaltım alanlarına yönlendirilmesinin, gebe kadınların doğum öncesi bakıma ve doğum eyleminde vasıflı sağlık çalışanlarına ulaşmada yaşadıkları zorlukların nedeni olduğunu ortaya koymuştur. Yaşlı bireyler ve engelli bireyler, virüsten doğrudan etkilenmese de yaşadıkları tek başınalık ve soyutlanmışlık ile, temel ihtiyaçlarına ulaşım hususunda, virüs öncesi dönemden daha da zorlu bir süreçle karşı karşıya kalırlar. Devletlerin, herkesin ihtiyaç duyulan mal ve hizmetlere erişiminin karşılanıp karşılanmadığına yönelik izleme ve gözleme çalışmalarını da yapmaları gerekmektedir.

Sosyal Güvenlik ve Çalışan Hakları

Seyahat yasakları, karantina ve sosyal mesafeyi koruma amaçlı toplanmaların sınırlandırılması gibi halk sağlığını korumaya yönelik tedbirler, bireylerin çalışma hakkını ve çalışırken gözetilmesi gereken haklarını, özellikle, sosyal güvencesiz çalışanlarda daha belirgin olmak üzere, etkileyebilir. Göçmen işçiler, geçici ve kısa dönemli sözleşmelerin görüldüğü iş kollarında çalışanlar, düşük gelirli işçiler, düzensiz göçmen işçiler ve kayıt dışı iş kollarında istihdam süren bireyler, bu husustaki özellikli gruplardandır. Bahse konu iş kollarında çalışanlar sıklıkla sosyal güvenlik yardımı alamayan, alsalar da yeterli bir yardım ile desteklenemeyen çalışanlardır ve karantina altına alındıklarında ücret kaybı yaşamanın yanında, iş göremezlik ödeneği de alamazlar. Bu durumdaki çalışanların bir başka zorluğu ise hastalanmaları durumunda, teşhis ve tedavi hizmetlerine erişimlerinde ortaya çıkar. Devletler, COVID-19 pandemisi nedeniyle çalışamayan tüm bireylerin sosyal güvenliğe erişimini sağlamalıdır. Bu sağlanırlık, hastalık ve karantina durumlarının yanında eğitime ara verilmesi nedeniyle çocukların evde bakımının üstlenilmesi durumlarını da kapsamalıdır. Sosyal güvenlik alanında bu yaklaşımın tek katkısı, hakkın korunması yönünde olmayıp, bireylerin, karantina ve benzeri halk sağlığı tedbirlerine uyumu için de gerekli bir unsurdur.

Damgalama ve Ayrımcılığı Önleme

COVID-19 hastalığının yayılmasına müteakip, çeşitli ülke ve ırklardan bireylere yönelik damgalama ve ayrımcılık temelli raporlar bildirilmektedir. Bazı ülkelerde, Çin restoranlarının müşteri kaybetmesi ve yine bazı konaklama tesislerinin, Çin kökenlilerin konaklama taleplerini geri çevirmeleri gibi durumlar, bu konuya yönelik örnekler olarak verilebilir. Bu süreçte, Doğu Asya'dan geldiği düşünülen insanlar taciz edilmiş, ırkçı istismara maruz kalmış, bazı ülkelerde saldırıya uğramış ve fiziksel şiddete maruz kalmışlardır. Farklı insan hakları belgelerinde yer alan eşitlik ve ayrımcılık yasağı ilkeleri, devletlerin COVID-19'a verdiği tüm tepkilerin merkezinde yer almalıdır. Ayrımcılığa uğramama hakkının uygulanmasının sağlanması, uluslararası hukukta, devletlerin hızlı ve etkili harekete geçmesini işaret eden bir yükümlülüktür. Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi'nin 20 No’lu Genel Yorumu’nda da yer bulduğu şekli ile, sağlık durumu ayrımcılığın açıkça yasaklandığı bir hâl olup, devletler, bireyin mevcut ya da algılanan sağlık durumunun, Kişisel ve Siyasal Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme ile tanınmış haklarına halel getirmesini engellemelidir ve bu yaklaşım damgalanmanın engellenmesi açısından da benimsenmelidir.

Halk sağlığı kurumları da damgalamanın zararlı etkilerine, özellikle, dikkat çekmektedirler. DSÖ de, bu damgalamaların halk sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini şöyle açıklamaktadır: ayrımcılığa uğramamak adına hastalığın gizlenmesi yönünde tavır sergilenebilir, gecikmeden sağlık hizmetine başvurmayı engelleyebilir, insanların sağlıklı davranış takınmalarını köstekleyebilir. Benzer şekilde, ABD'deki Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi de "hastalığın kendisi yerine, sıradan insanlara yönelen korku ve öfkenin herkesi inciteceğini" vurgulamaktadır. Devletler, bu ayrımcılık ve damgalamanın yaratabileceği kıyımlara yönelik, tüm kamu ve özel paydaşlarıyla somut, ihtiyatlı ve hedeflenmiş önlemlerin alındığı bir plan, strateji ve politika uygulamalıdırlar.

Sağlık Çalışanlarının Korunması

Bu salgının ön saflarında, gerek kendilerine gerekse ailelerine yönelik risklere karşın hizmet üretmeye devam eden sağlık çalışanları bulunmaktadır. Sağlık çalışanlarının karşı karşıya kaldığı riskler, hastalığa yakalanma, uzun çalışma saatleri, psikolojik sıkıntı ve yorgunluk olarak ifade edilebilir. Salgının sağlık çalışanları üzerindeki etkilerine yönelik geniş çaplı veriler toplanırken, sadece Çin Halk Cumhuriyeti'nde üç binden fazla sağlık çalışanının hastalığa yakalandığı rapor edilmiş durumdadır. Çin Halk Cumhuriyeti'nde, COVID-19 hastalarının sağaltımında görev yaparken hayatını kaybeden tabipler bulunmaktadır ki bunlardan biri de hastalığın ilk ortaya çıktığı 2019'un son dönemlerinde, yaklaşan sağlık krizine dikkat çeken ve Çin Hükümeti tarafından susturulan ve kınama cezasına muhatap kılınan Li Wenliang'dır.

Sağlık hakkı mefhumu, devletlerin, meslek kazaları ve hastalıklarının risklerini asgariye indirebilmek amacıyla ve çalışan güvenliği ve sağlığı hizmetlerini de içererekten düzenlenen, uygulanan ve düzenli olarak gözden geçirilen bir ulusal politika talep eder. Hemşireler, tabipler ve tüm personel için yeterli sayıda ve uygun kalitede kişisel koruyucu malzeme tedarik edilmeli ve sağlık çalışanlarının bilgilendirilmeleri, eğitimleri ve psikososyal destekleri sağlanmalıdır. Devletler, COVID-19 bulaşı sonucunda hayatını kaybeden ya da hasta olan sağlık mensuplarının ailelerine de gerekli desteği sağlayan yöntemleri hayata geçirilmelidirler.

Uluslararası İşbirliği ve Yardım

İnsan hakları, uluslararası işbirliği ve yardımdan uzak yaklaşımlar ile tam olarak gerçekleştirilemez. Bugün, dünya devletlerinin büyük çoğunluğu insan hakları yükümlülüklerinin, sağlık hakkı da dâhil olmak üzere, uluslararası işbirliği ve yardım yükümlülüğünü de içerdiğini kabul etmiş durumdadır. Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi'nin 14 No’lu Genel Yorumu’nda da açıkça vurgulandığı üzere "bazı bulaşıcı hastalıkların kolaylıkla sınırları aşabildiğini göz önünde bulundurulduğunda, uluslararası topluluğun bu sorunun çözümü konusunda kolektif bir sorumluluğu bulunmaktadır" ve ekonomik açıdan gelişmiş taraf devletlerin, gelişmekte olan ya da yoksul ülkelere bu bağlamda yardım etmesi hususunda bu devletlerin özel bir sorumluluğu vardır.

Devletler, COVID-19'un yetki sınırları içindeki yaygınlığının yanında, hastalığın gidişatı ve olası tedavilerin sonuçları hakkında da diğer devletlere ve uluslararası kuruluşlara bilgi sağlamalıdırlar. COVID-19 hastalığının hızlı yayılımı, gerekli kaynaklara sahip olmayan devletlerde endişe yaratmıştır ki bu durumda bulunan devletler açısından, uluslararası iş birliği ve dayanışma daha da önem kazanmaktadır. Özellikle, hazırlıklı devletler bu uluslararası iş birliği ve dayanışma yönünde hızlı harekete geçmelidirler. Bu hareket ise haklara saygı çerçevesinde ve sosyal dışlanmış bireyleri de gözeterek, hem acil hem de uzun dönem ihtiyaçlar göz önünde bulundurularak yapılandırılmalıdır.

Bir halk sağlığı acil durumu tehdidi altında bulunan bireylere yardım sağlanması ve bu bireylerin korunması görev ve sorumluluğu, birincil olarak, ülkelerin ulusal merci ve makamlarındadır. Uluslararası yardım somut olarak gerekli olan alanlara yönelik olarak talep edilmeli ve tüm merkezi ve yerel idare, yardıma yönelik kolaylaştırıcı tedbirleri almalıdır. Bahse konu yardım DSÖ gibi uluslararası bir örgüt vasıtası ile yapılacak ise, devletler bu uluslararası örgütün insan haklarına yönelik politika ve kararlarına da uyum sağlamak zorundadırlar. Sağlık hakkının gerçekleştirilmesi, sivil toplumun muhtelif unsurları dâhil olmak üzere, ilgili tüm aktörler arasındaki etkileşimin arttırılmasına yönelik eşgüdümlü çalışmaların yürütülmesi çabalarını da gerekli kılmaktadır.

Uzun Dönem Toparlanma ve Takip

Virüsten önemli ölçüde etkilenen devletler, uzun vadede, sağlık sistemlerini ve ekonomilerini yeniden inşa edebilmek adına desteğe ve uluslararası dayanışmaya ihtiyaç duyacaklardır. COVID-19 salgını, bu devletlerde, sağlık ve sosyal güvenlik sistemindeki yapısal hata ve eksiklikleri de ortaya çıkarabilir ki bu durumun ıslahı da kaynak ve zaman gerektirir. Salgından özel olarak ya da orantısız olarak etkilenen gruplar ise daha özel yardıma gerek duyacaklardır. Salgından etkilenen ülkelerin uzun dönem toparlanmaları, sağlık sistemlerinin desteklenmesi ve güçlendirilmesinin yanında, daha geniş ölçekte, ekonomi ve büyümeyi de etkileyecektir. COVID-19'un potansiyel küresel ekonomik etkilerine yönelik ulaşan raporlarda, kaynak sıkıntısı altındaki ya da geniş finansal rezervleri olmayan küçük ölçekli endüstri ya da işletme ağırlıklı ülkelerin ve düşük gelirli olan ya da güvencesiz iş kollarında çalışan bireylerin, etkilenmelerinin görece daha fazla olduğu vurgulanmaktadır. Uzun vadeli toparlanmaya yönelik tüm planlamalarda, yukarıda saptanan unsurlar dikkate alınmalıdır.

Uluslararası Af Örgütü, tüm devletleri ve diğer aktörleri, COVID-19 salgınına yönelik müdahalelerin, sosyal dışlanmış bireylerin ve yüksek risk taşıyan bireylerin özel ihtiyaçları da göz önünde bulundurularak ve hastalığa yönelik özellikli insan hakları ihlallerini de gözeterek ve bu ihlalleri engelleyerek, uluslararası insan hakları hukukuna ve ilkelerine uygun davranmaya çağırmaktadır.

RAPORUN KAYNAKÇASI 

  • ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri, Stigma and Resilience, https://www.cdc.gov/coronavirus/2019-ncov/about/related-stigma.html
  • Al Jazeera, Coronavirus outbreak: What do migrant workers do?, 5 March 2020, www.aljazeera.com/news/2020/03/coronavirus-outbreak-migrantworkers-do 200305102831177.html
  • Al Jazeera, Coronavirus: Japan gov't defends handling of ship quarantine, www.aljazeera.com/news/2020/02/coronavirus-japan-govt-defends-handling-ship-quarantine-200220111441912.html
  • Amerikan. İnsan Hakları Sözleşmesi, madde 1.
  • Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, maddeler 1, 15, 27.
  • BBC News, Coronavirus: Quarantined inside Italy's red zone, www.bbc.co.uk/news/world-europe-51651099
  • BBC, Coronavirus: How is Iran responding to the outbreak?, 2 March 2020, www.bbc.co.uk/news/world-middle-east-51642926
  • BBC, Coronavirus: 'If I become ill I'll have to work', 9 March 2020, www.bbc.co.uk/news/business-51800050
  • Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi Uluslararası Medeni Ve Siyasal Haklar Sözleşmesi Hükümlerinin Kısıtlanması Ve Askıya Alınmasına İlişkin Siracusa İlkeleri, paragraflar 8-12, 25.
  • Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu, New Ebola outbreak hits women and girls hardest in the Democratic Republic of the Congo, 10 September 2018, www.unfpa.org/news/newebola-outbreak-hits-women-and-girls-hardest-democratic-republic-congo
  • Bloomberg, Fear in the Age of Coronavirus: Chinese No Longer Welcome, 30 January 2020, swww.bloomberg.com/news/articles/2020-01-30/fear-inthe-age-of-coronavirus-chinese-no-longer-welcome
  • Business Insider, China's unprecedented quarantine of 11 million people in Wuhan is 3 weeks old. Here's what it's like in the isolated city, 15 February 2020, www.businessinsider.com/wuhan-coronavirus-what-life-like-inside-quarantined-city-china-2020-2?r=US&IR=T
  • Business Insider, Nearly 3,400 Chinese healthcare workers have gotten the coronavirus, and 13 have died, 5 March 2020,www.businessinsider.com/healthcare-workers-getting-coronavirus-500-infected-2020-2?r=US&IR=T
  • Channel News Asia, COVID-19 travel bans trap South Koreans abroad, 25 February 2020, www.channelnewsasia.com/news/asia/covid-19-coronavirus-travel-bans-trap-south-koreans-abroad-12469894
  • Clare Wenham, Julia Smith et al, ‘COVID-19: the gendered impacts of the outbreak’, The Lancet, 6 March 2020, www.thelancet.com/journals/lancet/article/PIIS0140-6736(20)30526-2/fulltextWenham
  • CNN, Chinese restaurants are losing business over coronavirus fears, 18 February 2020, edition.cnn.com/2020/02/18/australia/australia-chineserestaurants-coronavirus-intl-hnk-scli/index.html
  • CNN, Coronavirus disinformation creates challenges for China's government, 2 March 2020, edition.cnn.com/2020/03/01/asia/china-coronavirus-truth-rumors-intl-hnk/index.html
  • CNN, Healthy Wuhan residents say they were forced into mass coronavirus quarantine, risking infection, 24 February 2020,edition.cnn.com/2020/02/22/asia/china-coronavirus-roundup-intl-hnk/index.html
  • Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, madde 2.
  • Dutchreview, Coronavirus: Dutch-Chinese woman attacked after asking a group of Dutch boys to stop singing a racist song, 24 February 2020, dutchreview.com/news/coronavirus-dutch-chinese-woman-attacked-over-racist-song/
  • Dünya Ekonomik Forumu, The economic toll of the coronavirus – from iPhones to solar panels to tourism, 21 February 2020, www.weforum.org/agenda/2020/02/economic-toll-coronavirus-manufacturing-tourism-china-asia/
  • Dünya Sağlık Örgütü, 29 February 2020, www.who.int/ith/2019-nCoV_advice_for_international_traffic-rev/en/
  • Dünya Sağlık Örgütü, Coronavirus disease (COVID-19) advice for the public: Myth busters (2020), www.who.int/emergencies/diseases/novel-coronavirus- 2019/advice-for-public/myth-busters
  • Dünya Sağlık Örgütü, Coronavirus disease (COVID-19) outbreak: Rights, roles and responsibilities of health workers, including key considerations for occupationalsafety and health, www.who.int/docs/default-source/coronaviruse/who-rights-roles-respon-hw-covid-19.pdf?sfvrsn=bcabd401_0
  • Dünya Sağlık Örgütü, Coronavirus disease (COVID-2019) Situation Reports, www.who.int/emergencies/diseases/novel-coronavirus-2019/situation-reports
  • Dünya Sağlık Örgütü, Coronavirus disease 2019 (COVID-19) Situation Report – 35, 24 February 2020, www.who.int/docs/default-source/coronaviruse/situationreports/20200224-sitrep-35-covid-19.pdf?sfvrsn=1ac4218d_2
  • Dünya Sağlık Örgütü, Gender equity in the health workforce: Analysis of 104 countries, Health Workforce Working Paper 1, https://www.who.int/hrh/resources/gender_equity-health_workforce_analysis/en/;
  • Dünya Sağlık Örgütü, Human rights and health - Fact Sheet, 29 December 2017, www.who.int/mediacentre/factsheets/fs323/en/
  • Dünya Sağlık Örgütü, WHO characterizes COVID-19 as a pandemic, 11 March 2020, www.who.int/emergencies/diseases/novel-coronavirus-2019/events-as-theyhappen
  • Ekonomik Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme, maddeler 2, 12.
  • Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi, Genel Yorum 14, paragraflar 12, 28, 29, 36, 38, 40, 43, 44, 45, 47, 64.
  • Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi, Genel Yorum 20, paragraf 33.
  • Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi, Genel Yorum 17, paragraf 56.
  • Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi, Genel Yorum 19.
  • Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi, Genel Yorum 34, paragraf 34.
  • Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi, Genel Yorum 35, paragraf 15.
  • Her Türlü Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme, madde 2.
  • İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi; maddeler 1, 2.
  • İnsan Hakları Komitesi, 29 No’lu Genel Yorum, paragraf 4.
  • Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi, madde 2.
  • Kaiser Family Foundation, Global Health Policy Tracker, www.kff.org/global-health-policy/fact-sheet/coronavirus-tracker/.
  • Kaiser Family Foundation,, Global Health Policy Tracker, www.kff.org/global-health-policy/fact-sheet/coronavirus-tracker/. Dünya Sağlık Örgütü, Coronavirus disease (COVID-2019) Situation Reports, www.who.int/emergencies/diseases/novel-coronavirus-2019/situation-reports
  • Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi, maddeler: 2, 4, 9, 11, 12.
  • Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi; Genel Yorum 27, paragraflar 11-18
  • Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi; Genel Yorum 29, paragraf 10.
  • National Public Radio, What Happens If You're Critically Ill In China — But Not With Coronavirus, 25 February 2020, www.npr.org/sections/goatsandsoda/2020/02/25/805712259/what-happens-if-youre-critically-ill-in china-but-not-with-coronavirus
  • New York Times, ‘I Felt Like Crying’: Coronavirus Shakes China’s Expecting Mothers, 25 February 2020, www.nytimes.com/2020/02/25/business/coronavirus-china-pregnant.html; resources for reproductive and sexual health were diverted to the emergency response, contributing to a rise in maternal mortality in a region with one of the highest rates in the world.
  • South China Morning Post, Amid coronavirus outbreak, bigger killers lurk for Hong Kong’s elderly living alone – isolation and panic, 29 February 2020, www.scmp.com/news/hong-kong/health-environment/article/3052694/amid-coronavirus-outbreak-bigger-killers-lurk
  • South China Morning Post, Coronavirus: Hong Kong’s low-income families struggling to afford masks and disinfectant, new study claims, 23 February 2020, www.scmp.com/news/hong-kong/health-environment/article/3051968/coronavirus-hong-kongs-low-income-families
  • South China Morning Post, Singaporean student in London bashed after responding to racist coronavirus taunts, 3 March 2020, www.scmp.com/news/asia/southeast-asia/article/3064742/singaporean-student-london-bashed-afterresponding-racist
  • South China Morning Post, What about us? Needy in Hong Kong who fall short of mark for HK$10,000 government handout cry foul, 26 February 2020, www.scmp.com/news/hong-kong/hong-kong-economy/article/3052526/what-about-us-needy-hong-kong-who-fall-short-mark
  • The Guardian, ‘If I catch the coronavirus I’m screwed. Gig economy workers can’t afford to be ill’, 7 March 2020, www.theguardian.com/world/2020/mar/07/gig-economy-workers-on-breadline-too-poor-to-stay-at-home-if-they-catch-coronavirus
  • The Guardian, Doctors and nurses at Melbourne hospital racially abused over coronavirus panic, 27 February 2020, www.theguardian.com/world/2020/feb/27/doctors-and-nurses-at-melbourne-hospital-racially-abused-over-coronavirus-panic
  • Uluslararası Af Örgütü Birleşik Krallık, Iran: amid coronavirus fears, Nazanin Zaghari-Ratcliffe should be released unconditionally, (Press release, 3 March 2020), www.amnesty.org.uk/press-releases/iran-amid-coronavirus-fears-nazanin-zaghari-ratcliffe-should-be-released
  • Uluslararası Af Örgütü, China: Doctor’s death highlights human rights failings in coronavirus outbreak, (Press release, 7 February 2020),www.amnesty.org/en/latest/news/2020/02/china-doctor-death-highlights-human-rights-failings-in-coronavirus-outbreak
  • Uluslararası Af Örgütü, Human Rights for Human Dignity (Index: POL 34/001/2014), pp. 50-53.
  • Uluslararası Hukuk Komisyonu, Draft Articles on Responsibility of International Organizations, UN Doc. A/66/10 (2011), Art. 61-62.
  • Wall Street Journal, As Iran’s Leaders Contract Coronavirus, Doubts Emerge Over National Tally, 28 February 2020, www.wsj.com/articles/as-irans-leaders-contractcoronavirus-doubts-emerge-over-national-tally-11582903223;
  • www.iatatravelcentre.com/international-travel-document-news/1580226297.htm
  • Yunpeng Ji, Zhongren Ma et al., ‘Potential association between COVID-19 mortality and health-care resource availability’, The Lancet, 25 February 2020, www.thelancet.com/journals/langlo/article/PIIS2214-109X(20)30068-1/fulltext


İlgili Etiketler

İlgili etiket bulunamamıştır.


Bu makale 14.4.2020 19:03:13 tarihinde eklenmiş ve toplam kere okunmuştur.


Hava Durumu


Piyasalar