Geniş bir aile düşünün; büyük anne, büyük baba, anne, baba ve çocuklar. Ne kadar güzel değil mi? Çok kişinin hayal ettiği gibi herkes bir arada.
Baba akşam eve geliyor, çocuk bilgisayarın başında derslerini canlı yayından dinlemiş ve çok yorulduğu için bilgisayarın başında oyun oynuyor.
Anne internette arkadaşları ile sohbet ediyor. Arkadaşının internetten sipariş ettiği güzellik kremleri gelmiş, onlar hakkında hep birlikte yorum yapıyorlar.
Büyük anne ve büyük baba ayrı bir odada televizyon seyrediyor, hem de survivor. Büyük anne gönüllüleri tutuyor, büyük baba da ünlüleri. Ama her akşam birisi ağlıyor. Neden? Çünkü tuttukları takım yenilmiş ve o gece aç yatacaklarmış.
Babanın karnı aç. Yemek yiyelim diyor. Ama herkesin karnı tok. Hepsi ayrı zamanlarda yemeklerini yemişler. Evde yemek kalmamış. Hanım da kocasına sen de internetten bir şeyler söyle de karnını doyurursun diyor. Sonrasında oturuyor ve haberleri dinlemeye başlıyor. Daha önce kurgulanmış, neden ve niçin sorularının sorulmadığı haberleri. Teknoloji o kadar gelişmiş ki haberleri yorumlamak için düşünmesine de gerek yok. Çünkü kanalda çıkan 3-4 kişi haberleri yorumluyor.
Sonuç mu?
Bu işin sonunu göremeyeceğiz. Çünkü böyle giderse sessiz sedasız yok olup gideceğiz.
Düşünmeyen, yargılamayan, önüne ne konursa onu alıp kabullenen tüketici bir toplum olduk.
“İki günü eşit olan ziyandadır” diyen Hz. Muhammed (SAV) durumumuzu ne güzel özetlemiş.
Ne zaman üretici hale gelirsek, bir şeyler üretmek için düşünmeye başlarsak ve sanal dünyamızı kırarsak o zaman başarmış olacağız.
Bu makale 5.2.2021 15:24:36 tarihinde eklenmiş ve toplam
kere okunmuştur.
2025© Bu sitenin tüm hakları saklıdır.