11 Martta Türkiye’de ilk korona vakası görüldükten sonra artık pandeminin ülkemize geldiğini anlamış olduk. Sağlık bakanlığından her gün gelen, sürekli güncellenen bilgilerle hastane ortamında kendimizi ve hastalarımızı nasıl bu hastalıktan koruyacağımızı öğrenmeye çalıştık. Bir yandan da gözümüz kulağımız yeni literatür çalışmalarında olarak hastalığın seyrini, ülkelerdeki durumu öğrenmeye gayret ettik. Gözümüzün önünde pek çok hastamızın kaybını üzülerek izlerken her gün gelen meslektaşlarımızın ve sağlık çalışanlarının bu uğurda çalışırken hastalık kaptığını ve vefat ettiği haberlerini alarak yıkıldık. Sokaklar yollar bomboş iken bizler hastane yollarında gece gündüz çalışmaya devam ettik. Maske kullanmayı artık o kadar kanıksadık ki, arabada tek başına olduğumuz halde maske artık vücudumuzun bir parçası gibi çıkaramaz olduk.
Pekala, evde durum neydi bu süreçte?
Çocuklarımız var, çocuklarımıza bakan yardımcılar veya yaşlı anne veya babamız var. Her gün bir korku var içimizde acaba bende Kovid olurum ve çocuğuma sonra da anneme babama bulaştırır mıyım? Pandemi hastanesinde çalışan bir kadın doktor olarak, bulaşma riski en yüksek ortamda çalışırken ya çocuklarımız, ailemiz ne olacak? Onları daha çok korumalıyız hissi için için kemirdi bizi tam bir yıldır. Yeri geldi çocuklarımız ile mesafeli durduk, yeri geldi anne ve babamızı, kardeşlerimizi ziyaret etmedik, kapıdan ya gördük ya göremedik, öpemedik ellerini, sarılamadık doya doya. Evde kadın, eş, anne, evlatsınız. Hastaneden öte bir başka hayat, korkuyla geçen bir yıl. Hangisi gerçek hastanedeki doktor mu evdeki anne miyim? Önceliğin nedir? İkisi de.
Severek yaptığımız bu işi yeri geldiğinde mesai dışı da yapmaya devam etsek de biz bir anneyiz, bizler bir eşiz, bizler evimizin temizlikçisi, çocuklarımızın bakıcısı, öğretmeniyiz. Biz kadınız
8 Mart kadınlar günümüz kutlu olsun
Bu makale 7.3.2021 21:58:00 tarihinde eklenmiş ve toplam
kere okunmuştur.
2025© Bu sitenin tüm hakları saklıdır.