Ey Düşünce! Vahşiler Arasına mı Karıştın?
Yoksa İnsanlar Aklını mı Yitirmiş!
(William Shakespeare)
İnsanoğlu olarak;
Ay’ın yüzeyine ayak bastık, uzaya turist gönderdik, Mars’ta şehirler kurmayı hedefliyoruz ama içinde yaşadığımız Dünya’ya bir türlü sığamadık
Atomu parçaladık, gen haritamızı çözdük, koyun Dolly’i klonladık ama elimizdekini paylaşmayı öğrenemedik
Uzayda tarım yapmaya uğraşıyoruz ancak Afrika’daki çocukları doyuramıyoruz.
İnsanlar daha ucuz estetik ameliyat yaptırmak, saç ektirmek için ülkeler arası seyahat ediyor, kozmetik ürünleri satın almak için ekstra mesaiye kalıyor ama devletin yaptığı bedava aşıya karşı çıkıyor.
Bir hayvan bile kendisine yiyecek veren, yarasını saran ele minnetini gösterirken sağlık çalışanları her gün şiddete maruz kalıyor.
Salgın hastalıklarla boğuşuyoruz. Dünya üzerindeki en gelişmiş canlı olduğumuzu iddia ediyoruz. Ancak mikron düzeyindeki bir canlı sürekli şekil değiştirip bizimle alay ediyor.
21. yüzyıldayız. Bir masa etrafında oturup konuşamıyoruz. Dört bir yanımızda savaş var. İnsanlar yurtlarını bırakıp ülkelerinden kaçıyor. Birey olarak seyretmekten başka bir şey yapamıyoruz.
Savaşı başlatanlar Eurovision şarkı yarışmasından ve Avrupa kupalarından diskalifiye edilme gibi ağır yaptırımlarla karşı karşıya!
U2’nun Miss Sarajevo şarkısı gibi duygusal bir şarkıyı bakalım ilk kim besteleyecek?
Benim tahminim Adele…
Ne yazık ki çok umutsuzum ve hayal kırıklığı içerisindeyim.
Sığınaklarda korku dolu gözlerle bomba sesleri altında bekleyen çocukları görmeye ne yazık ki alıştık. Ama Ukrayna bayrağının renkleri yansıtılmış Eiffel Kulesi’yle fotoğraf çekinip sosyal medya hesaplarında ‘Ukrayna’nın yanındayım’ etiketleriyle paylaşan insanları görünce umutlarım daha da azalıyor.
Online alışveriş sitelerinde ‘Pray for Ukraine’ tişörtleri, şapkaları, bardakları satılıyor. Ne ara tasarladınız? Ne ara tişört bastınız? Nasıl aklınıza geldi? Şaşkınlığım ve umutsuzluğum daha da artıyor.
Bölgeden can havliyle kaçan insanlara karşı yapılan cinsiyetçi şakalardan bahsetmiyorum bile!
Medeniyetin beşiği hümanizmin doğduğu yer dediğimiz Avrupa insani yardım diye 50 bin miğfer gönderiyor!
Sınır kapılarında donmaya terkedilen, Ege ve Akdeniz’de boğulmaya itilen mültecileri zaten kanıksadık...
2000’li yıllara çok büyük umutlarla başlamıştık. Ancak görünen o ki yirminci asırda yapılan hatalardan ve yıkımlardan hiçbir ders almamışız.
Soğuk savaşın ortasında kalan ve teknolojik gelişmelerin dünyanın sonunu getireceğini düşünen bir tiyatrocunun ruhsal krizlerinin anlatıldığı 1986 yapımı ödüllü film Kurban (The Sacrifice) geliyor aklıma…
Bunlar ilk değil son da olmayacak farkındayım, ama yine de söylemeden geçemeyeceğim
Birisi barışı başlatmalı, tıpkı savaşı başlattığı gibi...
Bu makale 30.7.2024 06:33:22 tarihinde eklenmiş ve toplam
kere okunmuştur.
2025© Bu sitenin tüm hakları saklıdır.