Türkiye Adalet Akademisi, T.C Adalet Bakanlığı ve T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından, 10.03.2022 tarihinde Ankara’da düzenlenen sempozyum, Sağlık Bakanımız Sayın Dr. Fahrettin KOCA, Adalet Bakanımız Sayın Bekir BOZDAĞ ve Türkiye Adalet Akademisi Başkanımız Sayın Muhittin ÖZDEMİR’in ev sahipliğinde gerçekleşti. Davetlileri arasında Yüksek Yargı Organları Başkanlarının, TBMM Sağlık ve Gıda Komisyonu Başkanı Sağlık Eski Bakanımız Sayın Recep AKDAĞ ve Komisyon üyesi diğer milletvekillerimizin, Cumhurbaşkanlığı Gıda ve Hukuk Politikaları Kurulu Üyesi milletvekillerimizin, Sayıştay Başkanı Sayın Metin YENER’in, Anayasa Mahkemesi Üyelerinin, T.C. Sağlık Bakanlığı Bakan Yardımcısı Sayın Prof. Dr. Sabahattin AYDIN’ın, T.C. Sağlık Bakanlığı Bakan Yardımcısı Sayın Doç. Dr. Tolga TOLUNAY’ın, T.C. Sağlık Bakanlığı Bakan Yardımcısı Sayın Halil ELDEMİR’in, T.C. Adalet Bakanlığı Bakan Yardımcısı Sayın Hasan YILMAZ’ın, T.C. Adalet Bakanlığı Bakan Yardımcısı Sayın Zekeriya BİRKAN’ın ve T.C. Adalet Bakanlığı Bakan Yardımcısı Sayın Yakup MOĞUL’un, Adli Tıp Kurumu Başkanı Dr. Hızır ASLIYÜREK’in, her iki bakanlık bürokratlarının, sayın hâkim ve savcılarımızın, Adalet Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığının Merkez ve Taşra Teşkilatı mensuplarının ve basın mensuplarının bulunduğu, Sağlık Çalışanlarının Hukuken Korunması Sempozyumu nihâyetlendi.
Şahsımın da konuşmacılardan biri olduğu Sempozyum’da ele alınan konuları bir yazı ile özetlemek istedim.
Sempozyum, Türkiye Adalet Akademisi Sayın Başkanı Muhittin ÖZDEMİR’in açılış konuşması ile başladı. Sn. ÖZDEMİR, konuşmasında, Sempozyum’un amacını mevzuat eksikliklerinin belirlenmesi ve uygulamada birlik sağlanması olarak işaret etti. Özellikle, gerekçeli karar hususunda eğitimlerin sadece sağlıkla ilgili davalara yönelik değil tüm dava tipleri açısından da devam ettiğini ve edeceğini ifade etti.
Sağlık Bakanımız Sn. Fahrettin KOCA, tıbbi hata kaynaklı davaların suistimalinin önüne geçilmesinin ve rücu davalarının sağlık mensupları açısından doğru analizler sonucunda başlatılabilmesinin gerekliliğinin önemine işaret etti. Sayın Bakan, Adalet Bakanlığı ile eşgüdümlü çalışmaların sona yaklaştığını vurgularken, özellikle, sağlık mensuplarına şiddet konusunda Sn. Adalet Bakanı Bekir BOZDAĞ’ın “Hekimleri de hâkimler gibi korumalıyız.” ifadesine, cümlenin veciz bir söz olduğu nitelendirmesiyle işaret etti.
Sayın Adalet Bakanı Bekir BOZDAĞ, sağlık mensuplarına yönelik şiddet konusunda çalışmaların uzun bir süredir devam ettiğini ve yeni düzenlemelerin de planlandığını ifade etti. Sayın Bakan, rücu davaları konusunda da çalışmaların sona yaklaştığını ve bu davalarda da hakkaniyetin sağlanmasının gerekliliğini vurguladı.
Sempozyum’un ilk oturumu Yargıtay 12. CD. Başkanı Sayın Ahmet ER tarafından yönetildi. Sayın ER Anayasa Mahkemesinin 2021/122E. ve 2021/92K. sayılı kararına vurgu yaptı. İlk konuşmacı olan Ankara Şehir Hastanesi Acil Tıp Kliniği Eğitim Sorumlusu Sayın Doç. Dr. Afşin Emre KAYIPMAZ, şiddeti ortaya çıkaran nedenleri akademik bağlamda ele aldığı konuşmasında, mesleki tecrübeleri dayanağında bazı somut durumlara da işaret etti. İkinci konuşmacı olan Adalet Bakanlığı Mevzuat Genel Müdür Yardımcısı Sayın Mehmet ÖKMEN, konuşmasında, 2014 yılından bu yana sağlık mensuplarına şiddet konusunda yapılan mevzuat düzenlemelerine işaret etti. Sn. ÖKMEN, sağlık mensubuna yönelik şiddetin CMK’nın 100’üncü maddesinde tutuklama nedeni sayılacak katalog suçlar arasına alınması yönünde çalışmaların tamamlanmaya yakın olduğunu ifade etti. Sayın ÖKMEN, sağlık mensubuna rücu ve sağlık mensuplarının tıbbi uygulamalarından kaynaklanan ceza davaları konularında da mevzuat çalışmalarının sona yaklaştığını vurguladı. Sempozyum’un ilk oturumunun son konuşmacısı olan Yargıtay Üyesi Sayın Mehmet Beyhan SEÇKİN, sağlık mensuplarına yönelik şiddet temelli davalarda her somut suç tipine yönelik nitelikli hâlleri özetlediği konuşmasında, 2014 yılından itibaren yapılan değişiklikleri de vurguladı.
Sempozyum’un ikinci oturumu Danıştay 10. Daire Başkanı Sayın Yılmaz AKÇİL tarafından yönetildi. Sn. AKÇİL, tıbbi hataya muhatap olma yönündeki baskıların tıp fakültesi öğrencilerinin uzmanlık tercihlerinde dahi etkisi olduğunu vurguladı ve tababetin hata kaygısı ve dava baskısı altında yapılabilir bir meslek olmadığını işaret etti. İlk konuşmacı Ankara Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Sayın Prof. Dr. Fulya İlçin GÖNENÇ, tıp hukuku ve tıp etiği bağlamında hatalı tıbbi uygulama konusunu ele aldı. Sn. GÖNENÇ sağlık mensupları üzerinde hata ve dava baskısının hasta güvenliği amacına ulaşmaya engel olabileceğini ve hukukun temel ilkelerinden uzaklaşmadan çözüm yollarının üretilmesinin gerekliliğini işaret etti. Sn. GÖNENÇ, anılan amaca yönelik ise ihtisas mahkemelerinin ihdasının önemini vurguladı. İkinci oturumun son konuşmacısı Yargıtay Hukuk Genel Kurul Üyesi Sayın Battal YILMAZ, tazminat davalarının temyiz aşamasında Yargıtayın yaklaşımından örnekler verdi. Sn. YILMAZ konuşmasında, özellikle, davaların farklı mahkemelerde açılmasını uygulamada sorunlar ortaya çıkardığını ve ihtisas mahkemelerinin ihdasının önemini vurguladı.
Sempozyum’un son oturumu Ankara Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Sayın Prof. Dr. Fulya İlçin GÖNENÇ tarafından yönetildi. İlk konuşmacı Anayasa Mahkemesi Raportörü Sayın Dr. Akif YILDIRIM, özellikle bilgilendirilmiş rıza konusunda Anayasa Mahkemesinin bakışını ele aldı. Sn. YILDIRIM, konuşmasında AYM’nin bilgilendirilmiş rıza konusunda şekilden öte esas bağlamında yaklaştığını önemle vurguladı. İkinci konuşmacı Yargıtay 12. CD. Tetkik Hâkimi Sayın Serap KAYGUSUZ gerekçeli kararların önemini vurguladığı konuşmasında, ceza davalarında sağlık mensuplarının karşı karşıya kaldığı suç tiplerine değindi. Sn. KAYGUSUZ, Yargıtayın tabiplere yönelik bilinçli taksirle hükme bağlanan çok az sayıda kararı onadığını ifade ederken, bu kararları da örnekleriyle açıkladı. Sn. KAYGUSUZ, konuşmasında, TCK’nın 257’nci maddesinde düzenlenen görevi kötüye kullanma suçunun manevi unsurunun kast olduğu vurgusuyla gerek iddianame düzenlenmesinde gerekse hüküm aşamasında bu hususunun önemine de vurgu yaptı. Sn. KAYGUSUZ’un önemine işaret ettiği bir başka husus ise gerekçeli kararların niteliği idi. Oturumun ve Sempozyum’un son konuşması ise bana nasip oldu. Konuşmamda mesleki mali sorumluk sigortalarının ülkemizdeki somut hâlini ele alarak, hasta, hasta yakınları ve sağlık mensupları açısından konunun sosyolojik boyutunu; Türkiye’de mevcut sigorta yapısının: isim, zorunluluk, kapsam, poliçe türü, güvence hesabı, ek koruyuculuk süresi, risk grupları ve teminat sınırları açısından somut durumunu irdeledim. Konuya kaynak olarak Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütünün 2006, Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Ofisinin 2011, Dünya Bankasının ise 2013 raporlarını gösterdim. Konuşmamı Türkiye’de hatalı tıbbi uygulama kaynaklı davalarda adil bir çözüme ulaştığımızı kabul etmenin eşyanın tabiatına aykırı olduğu ve bu aykırılığın sadece yerel bir sorun olmayıp, cihanşümul olduğunu vurgulayarak nihâyetlendirirken, üzerinde çalışılması gereken yöntemin dünya örneklerinin verilerine, enformasyonuna ulaşarak başlaması gerektiğini ve mutlaka düzenleyici etki analizi ölçütlerinden uzaklaşmadan, Biz’e özel hâle getirilmesi önerisiyle son verdim.
Bu önemli sempozyumun organizasyonunda çabalarından dolayı Adalet Akademisi Daire Başkanı Sayın Hâkim Uğur PARLAK’a, T.C. Sağlık Bakanlığı Hukuk Hizmetleri Genel Müdürü Sayın Avukat Hüseyin DÜNDAR’a, T.C Sağlık Bakanlığı Sağlığın Geliştirilmesi Genel Müdürü Sayın Prof. Dr. Mustafa TAŞDEMİR’e ve T.C. Sağlık Bakanlığı Sağlığın Geliştirilmesi Sağlık İletişimi Daire Başkanı Sayın Mustafa ÖRNEK’e teşekkürü borç bilirim.
Bu makale 12.1.2024 10:33:30 tarihinde eklenmiş ve toplam
kere okunmuştur.
2024© Bu sitenin tüm hakları saklıdır.