Başlığa bakıp ne alakası var demeyin. Aracınızla yarım saat yol gidip, bir yarım saat de park etmek için dönüp durmadınız mı hiç? İçinizden dışınızdan kızıp çığlık atmak gelmedi mi? Hele hele, otopark yüzünden kavga edenlere ne demeli? Bütün bunlar sağlığımızı etkilemiyor diyebilir miyiz?
Türkiye’ de 2024 itibarı ile trafiğe kayıtlı araç sayısı 28 milyon 951 bin 792. Bunların % 53’ ü otomobil.
İstanbul’da ise 5 milyon 406 bin 820 taşıt bulunuyor. İstanbul’ u Ankara ve İzmir takip ediyor.
Dağ taş, ova bayır araba olmuş durumda. Bu arabalar trafikte iken yollar tıkanıyor, egzozlardan çıkan zehirler tüm canlıları zehirliyor. Kimin umrunda? Yeni araç sahibi olmak için peşinatı verip sıraya girenlere bunu sorun bakalım?
Neyse, bu kadar aracın trafiği felç ettiğinden bahsettik. Peki, bu araçlar durdukları, park ettikleri zaman ortalık ne oluyor?
Basit bir hesap yapalım.
1 senede 8.760 saat var.
Bir taşıt ortalama olarak her gün sadece 4 saat hareket halinde. Yani senede 1.460 saat trafikte hareket ediyor.
Yani her gün ortalama 20 saat bu taşıt yatıyor. Bir yerde park etmesi gerekiyor.
1.460 saatle trafiği felç eden araç 7.300 saat sokakta, bahçede, otoparkta kalırsa; otomobil için en az 20 m2, kamyon ve otobüs için en az 50 m2 alan olması gerekirse bu iş nasıl sürdürülebilir olur? Böyle bir şey yok.
İnatla altında araba ile her gün trafiğe çıkanlar (iş, acil durum ve diğer zorunluluklar hariç) şu trafiğin yakasından bir düşseler fena mı olur?
Gelişmiş ülke insanları, zengin bile olsalar, bu hassasiyetten ötürü otobüse, metroya binip ulaşımını sağlıyor. Bazısı da bisiklet bile sürüyor. Hiçbirinin havası cakası bozulmuyor. Çok da rahatlar. Ya biz?!!!!
Yine neyse, gelelim esas rakamlara.
İstanbul’da bu kadar taşıtı park edebileceğiniz kamu, özel, İSPARK toplam otopark sayısı sadece 7195. Bunların da araç kapasitesi 1.143.907 adet.
İspark’ ın payı 123.479 sadece. Sadra şifa bile değil.
Tüm bu otoparkların, bulundukları mevki ve saatler itibarı ile yoğun olanlarının dışında çoğu dolmuyor bile. Neden? Çünkü yüksek otopark ücretleri.
Zaten yetersiz olan otoparklara da insanlar araçlarını park etmek istemiyor. Çözülür mü bu iş böyle giderse?
Otoparkları artırmalı, onları ulaşılabilir ve ödenebilir kılmalıyız. Bu işin çözümüne dönük en özet cümle bu.
Bazı Öneriler
Yukarıdaki çözüm yolları daha çok çeşitlendirilebilir. Artık çözmek isteyen için bu sorunlara çareler var.
Ama en büyük çare, taşıt yoğunluğunu artıran insanların kendileri.
Bakın bir araç aldıktan sonra, yakayı başka hangi masraflara kaptırıyorsunuz:
Bunca bilgiden sonra sorunu sadece yöneticilerin çözemeyeceği de ortaya çıktı. Hepimiz vatandaş olarak, bu konuda sorumlu ve görevliyiz.
Otopark sorununu çözebildiğimiz oranda, çevreyi temiz tutmuş, zehirli gazları daha az havaya vermiş, iklim değişimine karşı durmuş, insanların zehir solumalarına engel olmuş, vatandaşın psikolojisini korumuş oluruz.
Söyleyin şimdi, otopark konusu sağlığın tam merkezinde mi değil mi?
Sağlık ve afiyet dileklerimle.
Yararlanılan Kaynaklar
Bu makale 6.5.2024 14:01:57 tarihinde eklenmiş ve toplam
kere okunmuştur.
2024© Bu sitenin tüm hakları saklıdır.