İnsanoğlu başına gelen kötü olaylardan kurtulduğu zaman unutuveriyor yine her şeyi. Deprem bunlardan biri. Ülkemiz depremin yakıcı gerçeğinden ve sonuçlarından kıyamete kadar kurtulamayacak. Bütün tarih bilgilerimiz ve geleceğe yönelik bilimsel veriler bunu gösteriyor. Bu kadar açık, net ve sürekli olan bir tehlikeye rağmen binalarımız, sokaklarımız neden hala depreme karşı dayanıksız ve kontrolsüz şekilde çoğalıyor?
Daha çok yakın geçmişte, 6 Şubat 2023 tarihinde yüreğimizi yakan ve ülkemizin büyük bir bölümünde taş üstünde taş bırakmayan Kahramanmaraş ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğünde iki deprem bize ders olarak yetti mi sizce? Hiç olmazsa bu depremden sonra kalıcı uygulamalar yapılmalı ve tedbirler alınmalı değil miydi?
Göz göre göre dere yataklarını imara açan adamlara, tarım arazilerine yüksek katlı binaları konduranlara, betondan, demirden çalanlara yüreğimize dokunacak hangi cezaları verdik ve onları ibret-i alem için kınadık?
Her deprem sonrası televizyon kanallarında elleri sopalı uzmanlara, fay kırıklarını ders anlatır gibi anlattıran medya kanalları, bunun yerine sorumsuz, vicdansız ve insanlıktan nasibini almamış olan yerel idareleri, iradeleri ve ölen binlerce canımızın sorumlularını anlatsalar daha etkili olmaz mı?
İlçesi için gözüne uyku girmeden çalışmak isteyen bir kişi olarak Belediye Başkanı olmak istediğimi söylediğimde Rahmetli babam buna karşı çıkar ve bana verdiği nasihatlerde sürekli şunları söylerdi:
‘’Belediye Başkanı olmayı kolay mı sanıyorsunuz siz? Ağa mısınız yoksa paşa mı? Bu kadar insanın can emniyeti ile ilgili olan bir koltuğa oturmak için bu kadar istekli insanların, geceleri gözlerine uyku girmemesi lazım gelmez mi? 1 kişinin burnu bile sizin ihmal ettiğiniz bir husustan dolayı kanamış olsa bunun ahiret hesabının nasıl bir hesaplaşma ile görüleceğini bilmiyor musunuz?’’
Evet acı ve sert sorular bunlar değil mi? Ben olsam onların yerine, her sabah belediye binasına girdiğimde bu soruları yüzüme haykıracak birini bulur yanımda olmasını sağlardım.
Şu binaların çıkıntılarına bir bakın? Bu şekilsiz yapıların dolduğu sokaklarda yürürken buna müsaade edenler hiç rahatsız olmuyorlar mı? Neden yapıyoruz bunları neden?
Bundan bin yıl sonra yapılacak arkeolojik kazılarda, bugünümüzle ilgili nasıl yorumlarda bulunacaklar acaba? Bu çürük ve şekilsiz yapıların kalıntıları için gelecek nesiller neler söyleyecekler hakkımızda?
Ben bir Afet ve Acil Durum Yönetimi uzmanıyım. Ülkem için, milletim için gözümü kırpmadan çalışmayı en büyük görev sayıyorum. Bu şekilde düşünen ve çalışan çok sayıda uzman ve yönetici olduğunu da biliyorum. Depremler birer doğal olaydır. Bu doğal olaylar, tedbirli olunmadığı takdirde afete, hatta felakete dönüşür.
Şunu çok iyi bilmemiz gerekir; afetlere hazırlık olayı sadece yöneticilerin başarabileceği bir husus değildir. Toplum olarak herkesin ve her kesimin bu işte sorumluluk payı vardır.
Bizi yakan şey depremin kendisi değil, bizi yakan şeyler;
Mevla hepimizi vicdan ve izan sahibi yapsın. Devletimizi, milletimizi, bayrağımızı her türlü kötülüklerden ve afetlerden korusun.
Bu makale 10.1.2025 09:39:32 tarihinde eklenmiş ve toplam
kere okunmuştur.
2025© Bu sitenin tüm hakları saklıdır.